1876 Anayasası Kanun-u Esasi Özellikleri, Hakkında Bilgi
1876 Anayasası (Kanun-u esası) “Cemiyet-i Mahsusa” adını taşıyan bir kurulca Belçika, Polonya ve Prusya anayasalarından yararlanılarak hazırlanmış ve Mithat Paşa başkanlığındaki Heyet-i Vükela’dan da geçtikten sonra 23 Aralık 1876’da Padişah İkinci Abdülhamit tarafından “ferman’* biçiminde ilân edilmiştir.
1876 Anayasasına göre, Osmanlı Devleti devlet başkanlığının irsî yoldan geçtiği bir monarşidir (m.3). Devletin dini, İslam dinidir (m.ll). Resmî dili, Türkçe’dir (m.18).
1876 Anayasası, Osmanlı Devleti tebaasının temel hak ve hürriyetlerini zamanının anayasalarına benzer bir biçimde diizenlemiştir. Anayasada, kişi hürriyeti (m.9), kişi güvenliği (m. 10), ibadet hürriyeti (m.ll), basın hürriyeti (m.12), ticaret, sanat ve ziraat alanlarında şirket kurma hakkı (m.13), dilekçe hakkı (m.14), öğretim hürriyeti (m.15), eşitlik ilkesi (m.17), malî güce göre vergilendirme ilkesi (m.20), mülkiyet hakkı (m.2l), konut dokunulmazlığı (m.22), tabiî hâkim ilkesi (m.23,89), hak arama hürriyeti (m.83,84), müsadere ve angarya yasağı (m.24), vergilerin kanuniliği ilkesi (m.25), işkence ve eziyet yasağı (m.26), vatandaşlık hakkı (m.8), devlet memurluğuna girme hakkı (m.19) gibi hak, hürriyet ve ilkeler yer almıştır.
1876 Anayasası (m.42-80),birincisi, üyeleri iki dereceli seçimle halk tarafından seçilen Heyet-i Mebusun; ikincisi de, üyeleri Padişah tarafından atanan Heyet-i Ayan olmak üzere iki meclisli bir parlamento (Meclis-i U-mûmi) kurmuştur. Parlamentonun yetkilerini oldukça dar tutan Anayasa hükümlerine göre, kanun yapma yetkisi Parlamentoya aittir. Kanun teklif etme hakkı Bakanlar Kuruluna aittir. Ancak milletvekillerinin kanun teklifi ise Padişah’ın iznine bağlıdır.. Her iki Meslisçe kabul edilen kanunların Padişah tarafından onaylanması gerekmektedir. Hükümetin, Parlamentoya karşı sorumluluğu açıkça belirtilmemiştir. Padişah’ın kanunları veto etme ve Parlamentoyu feshetme yetkisi bulunmaktadır.
Yürütme yetkisi, devlet başkanı olan Padişah ile Bakanlar Kurulu (Heyet-i Vükela) ııa aittir. Anayasa île geniş yetkilerle donatılan (m.7) ve halifelik sıfatı da bulunan Padişah mutlak bir sorumsuzluğa sahiptir. Bakanlar Kurulu, Padişah tarafından atanan bakan (vekil) lardan oluşur, başkam sadrazamdır. Bakanlar Kuruluna şeyhülislam da katılır. Anayasa, Bakanlar Kurulunun Parlamentoya karşı sorumlu olmasını öngörmemiştir. Dolayısıyla, güven oylaması usûlü de yoktur.
1876 Anayasası, yargı yetkisini bağımsız mahkemelere vermiştir (m.81-91).
Bir “meşruti monarşi” kurmaya çalışan 1876 Anayasasında 1909 yılında bazı değişiklikler yapılarak temel hak ve hürriyetler genişletilmiş. Bakanlar Kurulunun sorumluluğu esası benimsenmiş. Parlamentonun yetkileri artırılmış. Padişahın yetkileri ise daraltılmıştır.
Bu değişikliklerden önemli olanlar şunlardır:
(İ) Bakanlar Kurulunun (kollektif sorumluluk) ve bakanların (bireysel sorumluluk) Meclisi Mebusana karşı sorumluluğu kuralı kabul edilmistir.
(2) Yürütme işlemleri için parlamenter sistemin bir gereği olarak, “karşı imza” kuralı (kararların sadrazam, ilgili bakan ve Padişah tarafından birlikte imzalanması) getirilmiştir. Bu kararlardan sadrazam ve ilgili bakan Sorumlu olacaktır.
(3) Padişahın fesih yetkisi bazı kayıtlara bağlanarak sınırlandırılmıştır. Ne var ki, 1914 Anayasa değişikliği ile padişahın fesih yetkisi eski haline getirilmiştir.
(4) Mebusların kanun teklif edebilmeleri için padişahtan izin alma-lan şartı kaldırılmıştır.
(5) Padişahın kanun yapımındaki mutlak veto yetkisi yumuşatılarak geri gönderme yetkisine dönüştürülmüştür. Meclisin, padişahça geri gönderilen kanunu tekrar görüşerek üçte iki çoğunlukla kabul etmesi mümkündür.
(6) Temel hak ve hürriyetlerlerle ilgili olarak, sansür yasaklanmış, haberleşmenin gizliliği hakkı ile dernek ve toplanma hakları kabul edilmiş ve padişahın sürgün yetkisi kaldırılmıştır.
Böylece Anayasa gerçek anlamda bir meşruti monarşi anayasasına dönüştürülmüştür. Ancak rejim, kısa bir süre sonra İttihat ve Terakki diktatörlüğüne dönüşmüştür.