Ne zamandır III. Seüm’in kafasını yeni bir düzen kurma isteği meşgul ediyordu. Şehzadeliğinde ve padişahlığı sırasında gördükleri hiç de iç açıcı değildi, özellikle ordunun ıslahata ihtiyacı olduğuna inanıyordu. Son Rus ve Avusturya savaşlarında bu ihtiyacı çok şiddetle duymuştu. Osmanlı ordusunda eski hava yoktu. Avrupa askeri alanda dev adımlarla ilerlemeye, yeni buluşlarla güçlenmeye başlamıştı.
Ama Osmanlı Devleti yerinde sayıyor, yeni silâhlara, modern eğitimle güçlenmiş ordulara karşı durması gün geçtikçe zorlaşıyordu.
İlk adımını attı. Kendisi gibi ıslahat taraftarı olan Damat Melek Mehmed Paşayı sadrazamlığa getirdi. Melek Mehmed Paşa, eski Osmanlı padişahlarından Sultan III. Ahmed’in Asime Sultan isimli kızıyla evliydi. Gerçi ihtiyar ve gevşekti. Ama Padişahın her dediğini yapıyordu. Yeni bir düzene doğru giderken de böyle her dediğine evet diyecek bir sadrazama ihtiyacı olacaktı.
Acaba doğru mu düşünüyordu? Gerçi gelmiş geçmiş hükümdarların çoğu, arzularına boyun eğen kişilerle çalışmak istemişlerdir. Ama özellikle yükselme devri Osmanlı padişahlarına baktığımız zaman, durumun çok değişik olduğunu görürüz.
Onlar kendi düşüncelerini hemen kabul edecek olanlarla çalışmak yerine, genellikle doğruyu gösterme cesaretinde bulunacakları seçmişlerdir. Tarihimiz, padişahın fikirlerine karşı çıkan, isteklerini yerine getirmeyen sadrazamlarla, şeyhülislâmlarla doludur. Meselâ Yavuz Sultan Selim gibi bir padişah, zaman zaman Şeyhülislâm Zembilli Ali Efendi tarafından bir çocuk gibi azarlanmış, ama sesini çıkarmamış, ihtimal bu yüzden fazla hata yapmamıştır.
Her dediğine evet diyen dalkavuklarla etrafı çevrilmiş idareciler ise, dün hata etmişler, günümüzde de hata etmektedirler. Demek oluyor ki, üst seviyede bulunan idareciler, beraber çalışacakları insanları seçerken, “evet efen-dim^cilerden uzak durmalı, acı da olsa gerçekleri haykıracak dürüst, cesur insanları tercih etmelidir. Tabiî, buna katlanmak zordur. Ama bunun sonucu güzeldir.
Nitekim III. Selim sadece baş sallamanın, “evet efendim” demenin yeterli olmadığını çok kısa sürede görecek ve Damat Melek Mehmed Paşayı 19 Ekim 1794’te sadrazamlıktan uzaklaştırıp izzet mehmet paşa’yı tayin edecektir.