Bu yazım 31 mart olayı nedir ve 31 mart olayı nedenleri hakkında olacak. Şahsi koleksiyonumdan çok nadir bir kartpostal Hareket ordusunun isyancılarla çatışmalarda ilk kayıpları. Yerde üzeri örtülmüş vurulmuş subaylar görünüyor. 3 ceset görünüyor. Şahsi koleksiyonumda Hareket ordusuyla alakalı 3 nadir kartpostal bulunmaktadır. Bu kartpostal Editör Max Fruchtermann çekimidir.
31 mart olayı denen hadise bugün bile tam olarak aydınlığa kavuşmuş bir mesele değildir. Kimine göre İttihat ve Terakki’nin bir dümeni. Kimine göre şeriat isteyen bir hareket. Kimine göre de 2. Abdülhamit i indirmek için bir dümendi. Ama şu bir gerçek ki devlet koca bir imparatorluğun başkentinde 11 gün asayişi sağlayamamış, birçok masum insan çıkan olaylarda öldürülmüştür. İstanbul da 11 gün sokağa çıkılamamıştır. 2. Abdülhamit çapulcuların dağıtılması için baştan emir verdiyse de emir yerine getirilmemiş olaylar dahada büyümüş. Maalesef Ittihatçı olan ve sonradan bu haline çok pişman olan Mahmud Muhtar Paşa ise, emir vermemekte direnmiştir.
Fırsatı ganimet bilen İttihatçılar, olaylar büyüyünce, Selanik’ten Hareket Ordusu adını verdikleri kuvvetleri, Padişah’ı kurtarmak gibi yalancı bir sloganla İstanbul’a sevk etmeye başladılar. Bu hareket ordusunun kumandanı Mahmut Şevket Paşa idi Orduda Türk askerlerden başka çoğu, yağmacı ve Müslüman katili olan Makedonyalılar vardı. 1905’te özerklik istemişler 2. Abdülhamit elebaşlarını idam etmişti filmini yayınlamıştım. Sultana ve Osmanlıya kinleri çok büyüktü. Orduda bunlardan başka gönüllü, Rum, Sırp, Arnavut, Bulgar, Ulah, Ermeni ve Yahudilerden oluşan büyük gruplar vardı. Yani tam bir çapulcu ordusuydu.
31 Mart Olayı Nedenleri
Olayın vahametini anlayan İstanbul’daki generaller ve özellikle I. Ordu Komutanı Nazım Paşa, Sultan Abdülhamit’e müdahale etmeleri gerektiğini anlattılarsa da, Müslümanı Müslümana kıldırmayacağını söyleyen Padişah, onlara gerekli talimatı vermedi. I. Ordu Kumandanı Nazım Paşa’ya, Hareket Ordusu’na silah çekmemeleri için yemin bile ettirdi.
Hareket ordusu içindeki Gönüllüleri idare edenler arasında Yane Sandanski, Paniça, Çirçis, Kapitan Keta, Krayko gibi Meşrutiyetten önce devleti Balkanlar’da uğraştıran çete reisleri yanında, Resneli Niyazi, Eyüp Sabri gibi önde gelen Meşrutiyetçiler de bulunuyordu.
“İttihâd-ı anâsır” düşüncesinden hareket eden İttihat ve Terakki Cemiyeti, mümkün olduğu kadar çeşitli milletlerden gönüllüleri orduya almayı uygun görmüştü. Ayrıca Hareket Ordu’sunun İstanbul’a yürüdüğü bir sırada askeri gücün Rumeli’de zayıflamasından dolayı çetelerin gönüllü adıyla ordunun bünyesine alınarak kontrol altında tutulması düşünülmüştü. Dolayısıyla bu orduda nizamiye kuvvetlerinden olmayan askeri birlikler çoğunluğu oluşturuyordu. İşte bu sebeple Hareket Ordusu son derece kozmopolit bir yapıdaydı.
Halbuki Hareket ordusunun toplam mevcudu taş çatlasa 30 bin kişiyi geçmezdi
Gazetelerde çıkan abertılı haberlere göre İstanbul’u kuşatan ordunun sayısı günden güne arttı. Sabah Gazetesine göre, nizami 20.000 gönüllüler 16.000 idi. İkdam Gazetesine göre, 50.000 olan sayı, 22 Nisan 1909 tarihli Ceride Gazetesine göre 40.000 kişi idi. Gerçekte Hareket Ordusu’nun sayısı değişik kaynaklarda farklı olarak verilmiş, bu rakamlar bir tahminden öteye gidememiştir.
Padişah bu asilerin yok edilmesi için bir talimat vermemiştir .İstanbul u korumakla yükümlü 1. ordu maalesef bu çapulculara müdahale etmedi . Padişahın hatası Müslümanı Müslümana kırdırmam demesi olmuştur .
25 Nisan’da Hareket Ordusu, Yunan ordusu gibi davrandı ve Yıldız Sarayı’nı yağmaladı. Kütüphane dışında Padişah’ın altın arabasını bile parçalayıp götürdüler. Daha sonra da 27 Nisan 1909’da Meclis-i Umumi’yi toplayarak Abdülhamit’i hal’ kararını silah zoruyla çıkardılar. En önemli ithamları, 31 Mart Vakasını tertip etmekle suçlamak idi. Hâlbuki bu tamamen yalandı. I. Orduya talimat vermemekte direnen Padişah, Müslümanı Müslümana kırdırmakla itham ediliyordu.
31 mart olayının 2 suçlusu vardır. 1. suçlu devlete isyan eden çapulculara müdahale etme emri vermeyen Sultan 2. Abdülhamit 2. suçlu ise İttihat ve Terakki mensuplarıydı.