İlk Türk Devletlerinde Devlet Yönetimi Hakkında Kısa Bilgi, konu özeti, ödev anlatımı, detaylı bilgi, ansiklopedi, ilk türk devletlerinde, kültür ve medeniyet, din ve inanış, sosyal ve iktisadi hayat, yazı dil ve edebiyat, bilim ve sanat, ile ilgili bilgiler,
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
DEVLET YÖNETİMİ:
* Devlet bir milletin belli sınırlara sahip bir toprak parçası üzerinde kendi istiklafini elinde bulundurup teşkilatlanmasıyla ortaya çıkan kurumdur. Devletin olabilmesi için halk, toprak, bağımsızlık ve siyasi bir örgütlenmenin bulunması gerekir.
* Eski Türk topluluklarında halk veya millet çeşitli alt birimlerden oluşmuştur.
Oguş ; bugünkü anlamda “aile” demektir. Urug ; soyu ifade etmektedir.
Bod (boy) ; ailelerin veya soyların biraraya gelmesiyle teşekkül etmiştir. Bey tarafından idare edilmiştir. Bazı dönemlerde siyasi bir teşekkül durumuna gelmiştir.
Bodun ; boylar birliğidir. Kavim anlamında da kullanılmıştır. Çoğu zaman devlet özelliğine sahip olmuştur.
İl; bugünkü manada devlettir.
* Türkler ancak hür ve müstakil yaşayabildiği toprağı ülke (yurt) olarak görmüşlerdir.
* Bağımsızlık, idi-oksızlık olarak ifade edilmiştir. Bağımsızlıklarına düşkün olan Türkler, bağımsızlığa hayranlık duymuşlar; esareti ise yüz kızartıcı saymışlardır. Topraklarını koruyabilmek için savaşmaktan çekinmemişlerdir.
* Devletin başında bulunan hükümdarlar şanyü, kağan, han, hakan, idikut unvanı kullanmışlardır.
* Hükümdarın yetkileri töre kuralları ile sınırlandırılmıştır.
* Feodal bir devlet yapısı oluşturulmuş ve ülke hükümdar ailesinin ortak malı sayıldığından prensler arasında paylaştırılmıştır. Bu durum devletin parçalanmasında etken olmuştur.
* Türklerde, tanrının hükümdara Kut (devleti yönetme yetkisi) verdiğine inanılmıştır. Kutun babadan oğula geçtiği kabul edilmiştir. Bu durum hükümdar ailesinden olan herkesin devlet yönetiminde hak iddia edebilmesinin nedeni olmuştur. Saltanat kavgalarında “kut anlayışı” büyük rol oynamıştır.
* Hükümdar’ın eşine “katun (Hatun)” unvanı verilmiştir. Hükümdar ailesinin erkek bireylerine şad veya iigîn (tegin) denilmiştir.
* Devlet daha çok sağ-sol, kuzey-güney, doğu-batı şekiinde temel iki idari bölgeye ayrılmıştır.
* Devlet idaresinde buyruk (bakan), tudun (va¬li), tigin (şehzade), subaşı (ordu komutanı), bitikci (katip), yargucı (yargıç) gibi görevliler olmuştur.
* Mete Han zamanında oluşturulan “onlu sistem” askeri teşkilatın temelini meydana getirmiştir.
* Siyasi, askeri ve ekonomik kararların alındığı toy veya kurultay adı verilen meclisler kurulmuştur. Danışma meclisine keneş denilmiştir.
YORUM: Türk devletlerinin boylardan meydana gelmesi dolayısıyla federal bir yapıya sahip olması, devletin doğu – batı, kuzey – güney, sağ – sol gibi bölümlere ayrılması devletin kısa sürede parçalanmasında etkili olmuştur.
YORUM: Eski Türk yazıtlarında hakanların halka karşı olan sorumluluklarının belirtilmesi ve kurultay meclisinde yönetimle ilgili kararlar alınması İslam öncesi Türk devletlerinde sosyal devlet ve demokrasi anlayışının bulunduğunu gösterir.
DİN VE İNANIŞ:
* Türkler tabiatta bir takım gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. Dağ, tepe, kaya, ırmak, güneş, ay, yıldız vs. gibi unsurlar kutsal varlıklar olarak görülmüştür.
* Türk kavimlerinin dini inanışlarına göre Gök Tanrı, tek yaratıcı ve dinin merkezinde yer almıştır. Hükümdarı tahta çıkaran, zafer kazandıran, felaketlerden koruyanın Gök Tanrı olduğu düşüncesi hakim olmuştur.
* Şamanizm ise daha ziyade sihir karakterine sahip bir inanç tarzıdır. Bu inanca göre; dünya, iyi ve kötü ruhların tesiri altındadır.
* Eski Türklerde öldükten sonra yeni bir hayatın varlığına inanılmıştır. Ölen kimsenin, sağlığında öldürdüğü kişilerin resimleri, tahtalar ve taşlar üzerine oyulup mezarına konulmuştur (balbal). Böylece bunların öbür dünyada ölen kimseye hizmet edeceklerine inanılmıştır. Ayrıca ölen kimsenin atı ve eşyaları da mezarına konulmuştur.
* Budizm, Maniheizm, Taoizm, Hristiyanlık ve Musevilik de çeşitli devirlerde Türkler tarafından benimsenen dinler olmuştur. Fakat Türkler eski inançlarını kaybetmemişlerdir. Mesela; Mani dini et yemeyi yasaklamış olmasına rağmen Uygurlar et yemeye devam etmişlerdir.
* Göktürklerde daha çok Gök tanrı; Uygurlarda Mani ve Budha Hazarlarda Musevilik; Avrupa’ya göç etmiş olan Türkler de ise Hristiyanlık yaygın olarak kabul edilen dinler olmuşlardır.
YORUM: Türk toplulukları arasında birçok din ve inancın yayılmış olması ve bunlar arasında herhangi bir çekişme yaşanmaması, hatta Hazarlarda cami, kilise ve sinegog gibi ibadethanelerin yan yana bulunması dini hoşgörüyü ortaya koymaktadır.
YORUM: Türk toplulukları, değişik dm ve inançları benimsemiş olmalarına karşın yeni benimsedikleri dinler içerisinde de bir kısım eski inançlarını sürdürmüşlerdir. Meseia; Mani dinini benimsemiş olan Uygurlar bu di nın en kuvvetiı savunucusu olmalarına rağmen, mani dini tarafından yasaklandığı halde et yemeye devam etmişlerdir.
SOSYAL ve İKTİSADİ HAYAT:
* Hem idare edenlerin, hem idare edilenlerin uymaya mecbur oldukları esaslara “türe (töre)” denilmiştir. Töre üç ana kaynaktan meydana gelmiştir. Bunlar; halk, toy ve hükümdardır.
Halkın koyduğu kaideler nesilden geçmiştir
– Toylarda beylerin aldığı kararlar hukuki bir düzen ortaya koymuştur.
– Hükümdarın kendisi de bir takım kurallar oluşturmuştur.
Eski Türklerde iktisadi hayat büyük ölç
hayvancılığa dayanmıştır (at, koyun ve sığır gibi).
* Yılın belirli günlerinde festivaller düzenlenmiştir.
* İpek Yolu ekonomik faaliyetlerin merkezin* oluşturmuştur. Önceleri Çin’de https://www.kisaozet.net/ endüstri malzemesi olarak kullanılan ipek daha sonra batıya da taşınmış böylece İpek Yolu denilen ticari bir yol ortaya çıkmıştır.
* Uygurlarda tarım, ticaret ve el sanatlar: ekonomide önemli bir yer tutmuştur.
-* Türkçede ziraate ve madenciliğe ait kelimelerin bulunması daha ilk zamanlardan itibaren Türklerin yüksek bir medeniyete erişmiş olduklarını ifade eder. Büyük mezar anlamına gelen “kurganlarda bulunan kılıç, süngü, bıçak, orak gibi eşyalar bu gelişimi ispatlayan unsurlardır.
YORUM: Türklerle Çinler arasındaki mücadelenin temelinde vatan etken İpek yolunun kontrolü meselesidir. İpek Yolunun kontrolünü sağlayanlar her bakımdan güçlü olmuşlardır Bu durum ilk devirlerden beri ekonomik durumun devletin gücü üzerindeki etkisini gösterir. Ayrıca devletlerarası ilişkilerde ekonomik çıkarların belirleyici rol oynadığını ortaya koymaktadır.
YORUM: Türkçede ilk devirlerden itibaren tarım ve madenciliğe ait kelimelerin olması, Türklerin bu devirlerden beri tarım ve madencilikte ileri olduklarını gösterir. Büyük mezar anlamında kullanılan kurganlarda bulunan madeni araç – gereçler ve tarım kalıntıları bu durumu doğrulamaktadır.
YAZI, DİL VE EDEBİYAT:
* Türklerde ilk olarak II. Göktürk zamanında alfabe kullanılmış ve yazılı edebiyatın en güzel eserlerinden biri olan kitabeler oluşturulmuştur.
* Göktürklerden sonra Uygurlar da 18 harften meydana gelen bir alfabe kullanmışlardır. Kitap basma tekniğini geliştiren Uygurlar çağdaş matba-anın esasını teşkii eden hareketli harf sistemini oluşturmuşlar ve bu sistemle kitap basmışlardır.
* Sözlü edebiyatta “sav”lar (Türklerin yaşayış tarzını anlatan), “sagu”lar (ölen büyükler için sevgi dolu sözler içeren) ve !,koşuk”lar (akınlarda ve şölenlerde musiki ile söylenen sözler) önemli bir yer tutmuştur. Bunlardan başka sözlü edebiyatın en
önemli unsuru “destanlar olmuştur.
* Türk destanları İslamiyetten önceki inanç, töre ve hayat tarzını öğrenmede önemli bir kaynak olmuştur. Bunların en önemlileri: Oğuz Kağan Destanı, Alp Er Tunga Destanı, Uygurların Türeyiş Efsanesi; ayrıca Ergenekon Destanı, Göktürkler’in Türeyiş Efsanesi ve Kırgızlara ait Manas Destanı’dır.
* Türklere ait ilk ve en önemli yazılı metinler Orhun Kitabeleridir. Tonyukuk (727), Kültiğin (732) ve Bilge Kağan (735) adına dikilmiştir. Orhun Kitabeleri’nin dili ve ifade kabiliyetinin mükemmelliği Türkler’in daha önceden yazı kullanımına geçtiklerini ortaya koymaktadır.
* Orhun Kitabeleri’nde, Türklerdeki demokrasi ve sosyal devlet anlayışı belirtilmiştir.
* Uygurlara ait vasiyetname şeklindeki belgelerde sosyal hayatı aksettiren bilgiler bulunmaktadır.
YORUM: İslam Öncesi dönemde Türklere ait bilgilerin genellikle Çin kaynaklarından elde edilmesi; Çinlilerin yazılı hayata daha önce geçmeleri ve Türklerin genellikle Çinlilerle siyasi ve askeri temasta bulunmuş olmalarıyla ilgilidir.
YORUM: VIII. yüzyıla ait ilk Türk yazıtları olan Orhun Kitabeleri’nin, ifade gücü ve alfabesinin gelişmişliği Türklerin daha önceden gelişkin bir dile ve alfabeye sahip olduklarını gösterir.
BİLİM VE SANAT:
* Türklerin “12 Hayvanlı Takvim”i oluşturma¬ları eski dönemlerden itibaren astronomi alanında bilgi sahibi olduklarını ortaya koymaktadır.
* Türk hakanları tayanç ve keneşçi denilen bilgili kimselerden danışma kurulu oluşturmuşlardır.
* Daha ziyade göçebe hayatı yaşadıklarından sanat eserleri de taşınabilir eşyalar üzerine (deri,
• ahşap, metal, taş) gelişmiştir. Renkli taş ve gümüş kakmacılık, hah ve kilim dokumacılığı, çadır sanatı eski Türk sanat örneklendir.
* Uygurların yazı sanatında ileri gitmeleri, İslamiyete geçişten sonra hat sanatına alt yapı oluşturmuştur.