19. ve 20. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devletinde Genel Durum Hakkında Bilgi, konu özeti, ödev araştırması kısaca bilgi,
a) XIX. Yüzyıl ve XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devletinde Genel Durum
Siyasi, askeri ve ekonomik yönden güçsüz duruma düşen Osmanlı Devleti varlığını koruyabilmek için Avrupa Devletlerine karşı denge politikasına yönelmiştir. Güçlü bir devlete karşı bir başka güçlü devletle işbirliği esasına dayanır.
Balkanlarda, milliyetçilik hareketleri hristiyan azınlıklar üzerinde etkili olmuştur. Osmanlı Devleti bölgede meydana gelen isyanların bastırılmasında güçlük çekmiştir.
Olumsuz iç ve dış gelişmeler Avrupa Devletlerinin Osmanlı Devleti’nin İçişlerine karışmalarına ortam hazırlamıştır.
Tanzimat Dönemi’nde gelişen Osmanlıcılık fikri ile devletin toprak bütünlüğünün sağlanabilmesi amaçlanmış, bu düşünce doğrultusunda hareket edenler meşruti yönetime geçilmesini savunmuşlardır.
Osmanlıcılık; Osmanlı devletindeki müslüman, gayrimüslim herkesin eşit sayılmasını ve yönetimde söz sahibi olmasını içeren düşüncedir. Bu düşünceyi savunanlara Yeni Osmanlılar veya Jön Türkler (Genç Türkler) denir. Amaç Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü muhafaza etmektir. Bu düşünce doğrultusunda meşruti yönetime geçilmesi savunulmuştur. 1878 Berlin Anlaşması bu fikrin başarısızlığını göstermiştir.
İslamcılık (Ümmetçilik); Müslüman-ların birliğini amaçlayan düşüncedir. 1877 – 1878 Osmanlı Rus Savaşı sonrası önem kazanmıştır. II. Abdülhamit tarafından uygulanmaya çalışılmıştır. Fakat I. Dünya Savaşı’nda Arapların Osmanlı Devletine isyan etmeleriyle geçerliliğini kaybetmiştir.
Türk Birliği (Turancılık); Turancılık, bir kültür hareketi olarak başlayan Türkçülük düşüncesinin siyasi yönüdür. Yani Türklerin bir bayrak altında toplanması düşüncesidir. II. Meşrutiyet döneminde taraftar bulmuştur. İttihat ve Terakki Fırkasının ileri gelenleri tarafından benimsenmiştir (Enver, Cemal ve Talat Paşalar). Ziya Gökalp bu düşünceyi en etkili biçimde savunmuştur.
Türkçülük ise bir kültür hareketi olarak başlamıştır. Rusya’nın Türk ülkelerini işgal ettiği dönemlerde bu bölgelerden kaçıp gelenler tarafından yaygınlaştırılmıştır. Dil, din, soy ve ülkü birliğinin bir milleti oluşturduğu savunulmuştur.
Batıcılık; II. Meşrutiyet Döneminde bir düşünce akımı haline gelmiştir. Batının sadece tekniğinden yararlanmayı savunanlar olduğu gibi batının teknik ve kültürünün tümden benimsenmesi düşüncesini savunanlar da olmuştur.
kısa ve öz bilgiler saolun
gerekli bilgiyi aldm umarım performans için yetrldir
akımlar ne alaka neyse yinedse sağolun engin bilgilerinizi açtığnz için bize