Bugün eskişehir vilayetinin üzerinde bulunduğu topraklar Anadolu’da ilk siyasi birliği kuran Hitit imparatorluğuna dahildi, bu bölgeye bu çağda ” Masa “deniyordu. HititlerMen sonra Kızılırmak’ın batısında kalan Anadolu’nun batı yansında Frikya Kıratlığı kuruldu. Eskişehir bölgesi, bu kırallığın ağırlık merkezi idi; başkentleri, Eskişehîre yakındı. Bugünkü Eskişehir şehrinin de aDorylaion» adiyle Frikler tarafından kurulduğu sanılıyor.
Dorylaion kelimesi, şehrin kurucusu Eretrialı Doryleos’tan gelmektedir. Bu suretle bu bölge, Yunan kültürü ile erken zamanda temas etmiştir.
Frikya Kıratlığımı» yerine Lidya Kıratlığı geçmiş, ülke bu devirde de ümranını muhafaza etmiştir. M. O. VI. yüzyılda Iran (Pers) imparatorluğu, bütün Lidya kıratlığı ile beraber bu bölgeyi de ilhak etmiştir. M. ö. IV. yüzyılın sonlarında Büyük iskender, Iran imparatorluğunu ortadan kaldırarak Anadolu’yu Makedonya Devletine katmış, kendisi de Doğu seferine giderken bizzat bu topraklardan geçmiştir.
Büyük İskender’den sonra Porsuk’un kuzeyinde kalan topraklara Bitinya, güneyinde kalan topraklara da Galatya kıratlıkları vâris olmuştur. M. O. I. yüzyılda burası tamamen bir Roma ülkesi haline gel-miştir. M. S. 395 te Roma ikiye ayrılınca, bu bolce de bütün Anadolu gibi Doğu (Bizans) imparatorluğunun payına düşmüştür.
Bizanslılar çağında Dorylaion şehri büsbütün ehemmiyet kazanmış, bazı imparatorlar burada oturacak derecede yükselmiştir. Bisans Frikya eyaleti içinde bulunan Dorylaion, aynı zamanda bu devletin en mühim askerî üslerinden birini teşkil etmiştir. Sâsânî hanedanının idaresindeki tranlılar, Üsküdar ve İstanbula sefere giderlerken hu topraklardan geçmiştir.
Bir müddet sonra İranlıların yerini Araplar almıştır. 708 de Eraevî kumandam Abbas tabl Velid şehri zaptetmiş, fakat bu geçici olmuştur. Abbasiler zamanmda da Hasan ihni Kahtaba, 778 de Dorylaion yakınlarına gelmiştir. Araplar Dorylaion’a «Durûlîye» demişlerdir.
1071 Malazgirt zaferinden az sonra Anadolu Fatihi ve Türkiye devletinin kurucusu Selçuklu Kutalmışoğlu I. Süleyman «Şah’ın Haşbımandnnlığı altındaki Türk orduları, bu toprakları da fethetmişlerdir. I. Haçlı seferinin en büyük vuruşması, Eskişehir Ovasında ve Dorylaion’un pek yakınlarında vuku bulmuştur.
1147 de I. Kılıç-Arslan ın oğlu ve Türkiyenin 4. hükümdarı I. Sultan Mesut, II. Haçlı seferinin başkumandanı Almanya İmparatoru Konrad’ı, gene Eskişehir topraklarında yenerek Anadolu’yu istilâdan kurtardı. 1175 te büyük Bizans imparatoru Manuel Komnenos, Eskişehir Türklerden aldıysa da muhafaza edemedi. Ertesi sene imparatoru Miyokefalon meydan muharebesinde kesin şekilde bozan I. Mesut’un oğlu II. Kılıç -Aslan, Eskişehir’i geri aldı.
XIII. yüzyılda Eskişehir toprakları, Türkiyenin Bizans la olan sınırında bulunuyor, buralara «uc» deniyordu. Ertuğrul Gazi ve oğlu Osman Gazi, «uc beyleri» idiler; yani Bizans’a karşı devletin kuzeybatı sınırını muhafaza ediyorlardı. Daha Ertuğrul Gazi zamanında bugünkü Eskişehir Bilecik Kütahya vilâyetlerinin kesiştiği topraklar müstakbel Osmanoğullarına aitti.
Orhan Gazi zamanında Osmanlılar, bugünkü bütün Eskişehir topraklarını ele geçirdiler. Bu suretle Osmanlılar, Bilecik ve Bursa’dan sonra bugünkü Eskişehir Vilâyeti topraklarını alarak, müstakbel azametlerinin ve Anadolu birliğinin temelini atmış oldular.
Osmanlılar çağında Eskişehir topraklarına aSultânönü» adı verilmiş, a Eskişehir» yalnız şehir için kullanılan bir isim olmuştur. Sultânönü, merkezi Kütahya olan (1451 den önce Ankara) Anadolu beylerbeyliğinin (eyaletinin) 14 sancağından biri idi. Fakat Eskişehir, eski ehemmiyetini kaybetmiş, küçük bir kasaba derekesine düşmüştü. XIX. yüzyıl başlarında sancak merkezliğinden kaza merkezliğine indirildi.
XX. yüzyıl başlarında da Hudâven-digâr (Bursa) vilâyetinin (eyaletinin) Kütahya sancağına bağlı 5 kazadan birinin merkezi bulunuyordu. Ancak XIX. yüzyılın sonlarına doğru demiryolunun Eskisehirden geçmesi, şehri önce yavaş, sonra gittikçe hızlanan bir tempo ile kalkındırdı.
1894 te şehirde 17 cami, 3 medrese (dini ortaokul), 4 tekke, 25 han, 700 dükkân, 2 han vardı; ikisinin toplamı 2 000 i bulan Rum ve Ermeni azınlıkları mevcuttu. Gittikçe ticaret inkişaf etti ve Rumeli muhacirleri yerleştirilmek suretiyle şehir kalabalıklaştı. Birinci Cihan Harbi’nde yapılan sanayi te-sisleriyle şehir büyümüş, bir müstakil sancağın (vilâyetin) merkezi olmuştu. Millî Mücadelede 20 temmuz 1921 de Eskişehir, Yunanlıların eline geçti. 2 eylül 1922 ye kadar 1 yü, 1 ay, 13 gün düşman işgalinde kaldı. Yunanlılar, yaklaşan Türk ordusunun eline geçmeden şehri yaktılar.
Cumhuriyet devrinde sancaklara (mutasarrıflıklara) «vilâyet — il» denince, Eskişehir de bir vilâyet merkezi oldu ve Cumhuriyet çağında en hızlı tempo ile büyüyen Türkiye şehri oldu. Demiryolu ile Anadolu-nun her tarafına ve denizlere bağlanması, Eskişehire müstesna bir ehemmiyen verdiği gibi, Osmanlı devrinden kalma demiryolu fabrikalarının geliştirilmesi ve tayyare fabrikaları kurulması da gelişmeye yardım etti. Sanayi tesislerinin yanında Eskişehir, Ana-dolunun en büyük hava limanlarından biri haline gelerek ehemmiyet kazandı.
Hızlı tempo ile gelişmesi hâlen de devam etmekle, şehir gitikçe büyümekte ve sanayileşmektedir.