Platon (İ.Ö. 427 – 347) ailesinin, Atina’nın son kralı Kodros’un soyundan, Kodros’un soyunun da tanrı Poseidon’ dan geldiğim söyleyerek, arkasını tanrılara dayandırma biçimindeki eski arisiokratık tutumu sürdürür. Asıl adı Aristokies’dir; “Platon” takma adıdır. Alnı ve omuzlan “geniş” olduğu için verilmiş bu ad ona. Gençliğinde Olimpiyatlarda birincilikler kazanan başarılı bir sporcu ve güzel şiirler yazan bir sanatçı imiş. Üstelik çok yakışıklıymış, ama nedense ömrü boyunca bekâr yaşamış.
Yaşamı, Yunan uygarlığının, Yunan kent devleti toplumunun, özellikle Atina’nın en parlak noktasını izleyen bir gerileme ve çökme dönemine iç savaşlar ve yenilgiler dönemine rastlamıştı. Yirmi yaşında Sokrates’in çekimine kapılınca sporu, sanatı bırakıp, kendini düşün yaşamına vermişti. Yunan’ın içine d üslüğü kötü durumun nedenlerini araştırıp, onu bu çukurdan çıkarmanın yollarını aramaya başlamıştı.
Platona gençliğinde, politikaya atılıp, Atina’nın ve Yunan topiu-munuri geleceği üzerinde düşündüğü yönde etkili olmaya can atan bir Atinalı olarak görüyoruz. İ.Ö. 404 yılında Atina’da gerçekleştirilen oligarşi k devrim sonunda kurulan otuz tiranlar yönetimi, ona beklediği bu fırsatı verir gibi oldu.
Otuz tiranlar arasındaki akrabaları, ondan kendilerine katılmasını, önemli siyasal görevler üstlenmesini istediler. Bu öneriyi olumlu karşılamakla birlikte, “biraz düşüneyim” deyip beklerken geçen zaman içinde, otuz tiranların demokrat vatandaşlara karşı giriştikleri terör eylemleri onu oîigarşik partiden soğuttu.
Bunun üzerine, Atina politikasında etkili olmak isteyen bazı parlak aristokrat gençlerinin geleneğini izleyerek, demokratik parü içinde politikaya atılmayı düşünürken, demokratların en sevdiği ve en beğendiği insan olan hocası Sokrates’i ölümle cezalandırmaları üzerine, onlardan da soğuduğu gibi, demokrasiye karşı duyduğu güvensizlik bir düşmanlık biçiminde kökleşti. Sonuçta, politika eylemi ile uğraşmak düşüncesinden vazgeçmek zorunda kalıp, kendini politika kuramına verdi.
İ.Ö. 390 yılında (otuz yedi yaşında) geziye çıktı. Güney İtalya’ya, büyük bir olasılıkla da Mısır’a gitti. Güney İtalya’da Pythagorasçıların düşüncelerinden ve kurdukları bilgeler yönetiminden etkilenmiş görünür. İ.Ö. 387’de (kırk yaşında) Syrakuza kralı I. Dionysos’un, kendisini, siyasal görüşlerinden yararlanmak için çağırması üzerine Syraku-za’ya gider. Eline kafasındaki filozoflar yönetimini gerçekleştirmek için tarihsel bir fırsat geçtiği umuduna kapılır. Ancak, reform önerilerinin savsaklandığım görünce, kralla arası bozulur.
Kral onu Atina’nın düşmanı olan Spartahlar’ın bir gemisiyle Yunanistan’a gönderir. S partal i iar yolda onu köle olarak satmaya kalkarlar. Kendisini tanıyan bir Pyihagorasçının satın alıp özgürlüğünü bağışlamasıyia bu tehlikeden kurtulur. Ne var ki bu olay, onun köleliği onaylayan düşüncelerini pek etkilemez.
İ.Ö. 386’da Atina’ya dönen Platon, Atina’nın eski savaş kahramanlarından biri olan Heros Akadernikos’un mezarı yanındaki arsayı satın alıp, burada felsefe dersleri vermek üzere bir okul açar. Bu nedenle “Akademia” denir okuluna. Dilimizdeki akademi spzcüğü buradan gelmektedir. Platon zengin dostlarının bağışlarıyla yürüttüğü bu okulda, yetenekli gençlere (parasız) felsefe dersleri vererek siyasal görüşlerini yaymaya ve ileride toplumun başına geçebilecek filozof yöneticiler; yetiştirmeye çalışır. Çünkü, Yunan toplumunun çöküşten kurtulup iyi ve kararlı düzenlerin kurulabilmesi için, aynı hedefe varan iki yön görmüştür. Ya filozoflar kral olmalı ya da krallar filozof olmalıdır.
Kendisinin ele, birinci yola uygun olarak, bir gün Atina’yı ya da her hangi bir Yunan kentini yönetmek üzere çağrılacağını umup beklediğini gösteren ipuçları vardır yazılarında.
Gene başarısızlıkla sonuçlanan ikinci bir Syrakuza serüveninden sonra, t.Ö. 360’da (altmış yedi yaşında) Atina’ya, uğradığı düş kırıklıkarından dolayı, düşüncelerinde önemli değişikliklerle dönmüştür. Yaşammın son üç yılım, Akademia’daki derslerine verir. Bu derslerinde;
birinci Syrakuza serüveninden sonra yazmış olduğu “Deylet” adlı yapıtında ana çizgilerini saptadığı ideal devletin kurulamayacağını kabul ederek, kurulabilir gördüğü bir düzenin ilkelerinin ve yasalarının neler olacağını anlatır. Bu derslerin, derlemesi onun “Yasalar” diyaloğunu oluşturacaktır.Platon, İ.Ö. 347 yılında seksen yaşında iken ölür.