Evet bazı insanlar gerçekten sesin tadını ya da rengini görebilir. Bu nasıl mümkün olabilir? Sinestezi ne demektir? Bu yazıda bu konuyla alakalı bilgi vermeye çalışacağız.
Sinestezi, duyuların birbirine karıştığı ve duyu organlarının karşılıklı duyuları hissetmeye başladığı nadir bir nörolojik durumdur. Sinestezik bir kadın konuşmasında , “Katerina adı sanki bir çikolatalı kek tadında ” diyor. Böyle insanlar bazı sözcükleri duyduklarında ağrı çekebilir, renkleri duyabilir, müzikleri görebilirler. Adınızın nasıl bir tadı olduğunu bilmek istemez misiniz? Gerçekten kulağa çok ilginç geliyor belki de tatlı geliyor. Her neyse Sinestezi aslında nadir rastlanılan fenomenlerden değil. Ortalama olarak, iki bin kişiden bir kişide görülüyor ve çoğunlukla çocuklukta gelişiyor.
Amanda Tilot, bu hafta PNAS dergisinde yayınlanan, sinestezinin temel nedenlerini araştıran yeni bir çalışmanın başında bulunan Hollanda’daki Max Planck Psycholinguistics Enstitüsü’nde bir bilim insanı. Anlattıklarına göre her duygu diğer bir duyguyu tetikliyor.
Tilot, “Aile soy ağaçlarını birkaç kuşak için incelendiğinde sinestezi olan insanlarla alakalı bulguları gösteren ilk çalışmalar, 130 yıl önce ortaya çıktı” diyor. Son 15 yıl, psikoloji alanında çok güçlü çalışmaların yapıldığını; bunun da, sinestezinin çocuklukta nasıl geliştiğini, çocukların bu bağlantıları nasıl oluşturduğunu ve nasıl psikolojik bir bakış açısıyla sunulduğunu anlamayı mümkün kıldığını ifade ediyor. Ancak genetik açısından bilim adamlarının neredeyse hiçbir şey öğrenemediklerini de ekliyor.
Tilot ve ekibi bu boşluğu doldurmaya karar veriyorlar. Ailenin birçok üyesinin ses renginde bir sinestezisi olan üç aile ile test yapmaya karar veriyorlar. Ayrıca bu ailelerde sinestezisi olmayan denekleri de deneye ekliyorlar. Aile ağacının her bir üyesi araştırma için Tylot a DNA’sını veriyor. Bilim adamları ilk önce aile içindeki farklılıkları inceliyor. Kardeşleri, kız kardeşleri, amcaları ve teyzelerinde eksik olan genetik varyantları karşılaştırıyorlar. Bilim adamları toplamda 37 ilginç gen tespit ediyorlar. Ancak üç aile arasındaki farklılıkları inceleyerek, bu genetik varyantların hiçbirinin tekrarlanmadığını görüyorlar.
Beklenen oluyor. Tilot, “Küçük aileleri birleştiren somut şeyler bulma yönünde önceki çabaların çok fazla şansı yoktu,” diyor. Farklı taktikler deniyorlar. “Ailelerin hangi biyolojik süreçlerle bağlantılı olduklarını görmeye karar verdik.” Eğer genler aileye özgü gibi gözüküyorsa, bilim adamlarının öngörülerine göre bu genleri oluşturan süreçlerin farklı soy ağaçlarındaki farklı sinestikler arasında tekrarlanması gerekiyor.
Büyüleyici bir şekilde bu varsayımın doğru olduğu ortaya çıkıyor. Yeni çalışma, ses-renk sinestezisi olan insanların beyninin, bölümlerden birinde olağanüstü derecede aktif olduğu sonucuna varıyor: aksonogenez.
Temel olarak, aksonogenez yeni sinir hücrelerinin, aksonların oluşumudur. Aksonlar sinapslara bağlanır ve beyinden bilgi iletmeye yardımcı olur. Aksonogenez herkesin yaşaması ve düşünmesi için gereklidir, o olmadan bu makaleyi okuyamazsınız. Ancak sinestezisi olan kişilerde bu süreç çok daha kompleks ilerliyor.