Afyonkarahisar Hakkında Bilgi, Tarihi

0
422

Afyonkarahisar Hakkında Bilgi, Tarihi, afyon önemli yerleri, afyon gezilecek yerler,

Afyon Hakkında 
Afyonkarahisar ilinin merkezidir. Şehrin ne zaman ve kimin tarafından kurulduğu üzerinde kesin bir bilgi yoktur. Afyon kalesinin de bulunduğu tepe (yükseltisi: 226 m) ile Cerit ve ortasivritepeleri arasında gelişerek Taşpınar deresi boyunca ovaya doğru yayılmıştır.

Şehrin güneyinde ayrıca Hıdırlık dağı yükselmektedir.Deniz düzeyinden yüksekliği 1020 metredir. İstanbul ve İzmir’den gelen ve İç Anadolu ile göller yöresine doğru uzanan kara ve demiryollarının önemli kavşak yeridir.
Çevre, ilk çağda Hitit devleti sınırları içindeydi Yapılan kazılar sonunda M.Ö. 1200 yıllarına ait Hitit ve Frikya eserleri bulunmuştur. Eski adı Akroenos’tır. Selçukluklar zamanında Karahisar adı verilmiştir. İlk kez XVI. yüzyılda bu bölgede Afyon yetiştirilmeye başlandığı için de Karahisar’ın başına Afyon eklenmiştir.
Bölgeye tarih boyunca dönem dönem Hititler, Frikyalılar. Lidyalılar, İranlılar ve Romalılar egemen olmuşlar, Türklerin ele geçirmesi ise Selçuklular döneminde sağlanmıştır. Sultan Alâettin şehri imar etmiş, devlet hazinesini bir süre kalede saklamıştı. Moğol orduları Selçuk devletinin egemenliğine son verince, Moğol komutanı Timurtaş ordusuyle şehri kuşatmış, fakat o sıralarda şehre egemen Sahip Ataoğulları teslim olmamışlardır.

XIII. yüzyılın sonlarına doğru Afyonkarahisar, Germiyanoğulları Beyliğinin eline geçti. 1390’da Yıldırım Beyazıt, Fırat ve Toroslara kadar Anadolu’yu birleştirme hareketinde, Afyonkarahisarı da aldı.

1402 Ankara savaşında Yıldırım’ın Timur’a yenilmesi üzerine, şehir Timur ordularının eline geçti. Timur’un, Anadolu’dan çekilmesiyle Germiyanoğullarına teslim ettiği şehir, 1428’e kadar Germiyanoğullarının elinde kaldı. Germiyanoğlu Yakup Beyin ölümü ve vasiyeti üzerine bu tarihte kesin olarak Osmanlıların eline geçti.Afyonkarahisar, en çok Osmanlılar devrinde gelişmiştir.

Tarihsel değer taşıyan başlıca eserleri

Kasımpaşa Camisi, ünlü Türk kahramanlarından Timurtaş paşa ile Umur Bey camileri ve Mevlevi tekkesi, Gedik Ahmet Paşa camisi, şimdi müze olarak kullanılan medresesi, hamam ve imaretidir. Kurtuluş savaşı sırasında Yunanlıların işgali altında kalan şehir yanmış yıkılmıştır. Afyonkarahisar Büyük Taarruzun ikinci günü 27 ağustos 1922’de kurtulmuş ve bu tarihten sonra yeniden kurulmaya başlanmıştır.
Afyonkarahisar ilinin doğusunda Konya, kuzeyinde Eskişehir, batısında İsparta, güneyinde İsparta ve Burdur illeri vardır.
İlçeleri: Bolvadin, Dinar, Dazkırı, Emirdağ, İnsaniye, Sandıklı, Sincanlı, Şuhut, Çay ve Sultandağ’dır. Köy sayısı 429’dur.
Yüzölçümü 14.570 km2. İl toprakları dört bölüme ayrılmıştır: Merkez kazası ile Bolvadin, Sincanlı ve Şuhut ilçelerini kapsayan birinci bölge ova durumundadır. Akarsuları Eber gölüne dökülür. Bunlar arasında Kah çayı, Seyitler deresi ve Akarca çayı vardır.
İkinci bölge Sakarya ırmağının kaynağına yakın yöredeki Emirdağ ovasıdır.
Üçüncü bölge Sandıklı ovasıdır. Yer yer en gebeli olmasına karşılık, bu bölge de bereketli topraklıdır. Küfî çayı bu bölgede doğar ve batıya doğru akarak B. Menderes ırmağına karışır.

 

Dördüncü ve son bölge Dinar ve Dazkırı ovalarıdır. Büyük Menderes ırmağı bu bölgeden çıkar ve ovayı sulayarak toprakları en verimli bir duruma getirir.

Bu dört bölgede toplanan topraklar üzerinde tarımsal maddeler üretilir; özellikle, afyon ve baklagiller ekimi yapılır. Çevre yurdun en büyük afyon yetiştiren ve üreten bölgesidir.İl arazisinin ancak %7’sini kaplayan ormanları yok denecek kadar seyrektir.

İklim serttir, yazlar sıcak, kışlar soğuk geçer. Yıllık yağış ortalaması 478 mm’dir. Bütün yıllık yağışın %16’sı yaz mevsimine isabet eder.
Afyon ili göl bakımından zengindir. Akşehir gölünün yarısı sınırları içindedir. Bunun batısındaki Eber gölü ve daha’ güneydeki Karamık gölü diğer önemli göllerindendir. İlin güneybatı köşesinde Çapak gölü ile yarısı Denizli ili topraklarında bulunan Acıgöl yer alır.
İl topraklarında hayvancılıkla uğraşılır. Ayrıca son yıllarda pancar ekimine de girişilmiştir. Küçük el sanatları, dokumacılık yaygındır.

Ayrıca Afyonkarahisar Madensuyu ile önemli bir gelir sağlanmaktadır. Hem güney, hem batı illerine geçen demir ve karayolları Afyon ilini ulaşım açısından da değerlendirmiştir. Eski Bağdat demiryolu diye anılan bir hat, ili bir başından öbür başına geçmektedir. İzmir yöresine (biri Aydın’dan, öbürü de Manisa’dan geçen) iki ayrı demiryoluyla bağlıdır.
Tarım, küçük el sanatları ve hayvancılıkla uğraşılır. Kaymağı ve mermeri pek ünlüdür.
Afyonkarahisar’da çeşitli çağlardan kalma birçok kültür eserlerine özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılan eserlere rastlanmaktadır.

Afyon’da ilk dikkati çeken yapılardan biri ünlü kalesidir. Şehirden 226 metre yükseklikte ve değişik görünümüyle hemen beliren bu kalenin ilk ele almışı. Hititler devrine kadar gitmektedir. Daha sonra Friglerin çevresini de değerlendirerek şehirleşmeye yönelmeleriyle buranın önemi artmış ve Bizanslılar, Selçuklu ve Beylikler devrinde çeşitli olaylara sahne olmuştur. Selçuklu sultanı Alaettin Keykubat L. lalası Bedrettin Gühertaş’a kalenin onarımını emretmiştir. M.S. 1325 yıllarında yukarı kalede bir saray ve bir mescit yapılmış, Osmanlılar devrinde Selim II. devrinde 1553 tarihinde Mahmut Bey tarafından tekrar onarılmıştır. Bugün önemli kısımları yıkılmış olmasına rağmen, Kızkulesi ve bazı sarnıçlar ayaktadır.
Kaleden sonra en önemli yapı Selçuklular zamanında Sahip Ata Fahrettin Ali’nin, sancak beyi olan oğulları Nasrettin Hasan Bey tarafından 1273 tarihinde yaptırılmış olan Ulu camidir. Mimarı Emirhac Bey, nakkaşı Hacı Murat bin Mahmut’tur. Kırk ağaç direk üzerine yapılmış olan bu cami, Selçuklu ve Beylikler devrinde görülen değişik ve önemli bir yapı grubu olan ahşap camiler içinde en anıtsal olanlarından biridir. Mihrap ve mimberinin yanısıra. ahşap sütun başlıkları, ve ahşap hatılları genellikle çeşitli şekillerle, süslemelerle bezelidir. Bu yüzden zengin bir iç görünüşe ulaşılmıştır. Dışardan böyle bir .görünüşün ortaya çıkacağı ilk bakışta anlaşılamamakta, herşey içeride toplanmaktadır. Bu yapı, yine Sahip Ataoğullarından Ahmet Bey zamanında emir Muisüddin İsa bin Muzaffe-reddevle tarafından onartılmıştır.

Afyon’un Yukarı Pazar denen kısmındaki aynı adla tanınan mescitde erken bir tarih taşımaktadır. 1264 tarihli bu yapı Karamanoğlu Yusuf Bey tarafından yaptırılmış, 1465 yılında Turgut bin İsmail adlı biri tarafından da onartılmıştır. Bundan başka, sırlı tuğlalardan özenle yapılmış bir minaresi bulunan Ku-yulu mescit, Selçuklu devri eserleri arasında yer almaktadır.
Bu cami ve mescitlerin dışında, yine Selçuklular devrinden, XIII. yüzyılın ikinci yansından kalmış olması muhtemel bir yapı daha, Afyon’da bulunmaktadır.

1965 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından yapılan bir kazıyla aydınlığa çıkarılan bu medresenin, Afyon’un Önemli yapılarından biri olduğu anlaşılmıştır. Halk arasında daha çok Hisarardı medresesi olarak tanınmaktadır. Diğer birçok Selçuklu medreseleri gibi iki eyvanlı olarak yapılmıştır. Akarçay üzerinde bulunan Altıgöz köprüsü de bir Selçuklu eseridir. Akkoyunlu oymağı beylerinden İlyas bin Oğuz tarafından1214 yılında yaptırılmış ve oğlu Hacı Mehmet zamanında da onarım görmüştür.

Afyon, Beylikler devrinde de önemli bir merkez olduğundan, yapım çalışmaları kesintisiz devam etmiştir. Bu arada 1331 yılında Sahip Ata Fahrettin Ali’nin torunu Ahmet zamanında yapılmış Kubbeli mescit, 1355 tarihli Arasta ve 1397 tarihli Kabe mescidi en belirgin örneklerdir.
Osmanlı idaresinde Afyonkarahisar, çeşitli eserlerle bezenmiş ve gerçek görünümünü bu devirde tamamlamıştır. Bu devirden, 1397 tarihli Ak mescitten sonra en göze çarpan yapı, 1477 tarihli İmaret camisidir. Bugün müze olarak kullanılan medresesi ve vakınında yer alan hamamıyle, tam bir bütün teşkil etmektedir.

Gedik Ahmet Paşa tarafından Mimar Ayas Ağa’ya yaptırılan bu yapı topluluğunun en Önemli kısmı camisidir. Yan mekân-lı diye adlandırılan ve Erken Osmanlı Mimarisinin yaygın bir plan tipine uygun olarak yapılmış ve ayrıca yer yer bu planın sınırları dışına çıkılmıştır. Tak Kapısı, mihrabı, mimberi, iç bezemesi ve özellikle yer yer çinilerin kullanıldığı burmalı minaresiyle göz doldurmaktadır. Anadolu’da günümüze kadar kalabilmiş en zengin burmalı minarelerden birisi bu minaredir.

Önceki MakaleAfyon Savaşı Çin
Sonraki MakaleAğaç Nedir, Ağaç Türleri

Sizin Düşünceniz Nedir?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz