Akrobat
Yunancada bu sözcük ayaklarının ucunda yürüyen kişi anlamına geliyordu. Her türlü oyun, atlama, sıçrama, dengede durma, tekerlekle oynama anlamlarını yüklenen bir terimdir. Bu sanatın kaynakları çok eskidir; Eski Mısır ve Çin resimlerinde akrobat tasvirlerine rastlanmaktadır. Yunanistan’da olimpiyat beden eğitiminin yardımcı kollarından biri olan akrobatlık sanatı tiyatronun gerilediği dönemde gösteri konusu olmaya başlamıştır.
Akrobatlık, gerilmiş iplerin üstünde dengede durma, kırılabilir kapların ortasında, çemberlerin içinden ya da yanan keskin kılıçların üstünden atlama gibi hareketlere dayanıyordu. Roma’nın son yıllarındaki sirk oyunları arasında başka birçok gösterilerin yanısıra bunlar ve daha karmaşık akrobatlık numaraları da yapılırdı.
Çağımızda ise, önce meydan cambazı, sonra tuluatçı, daha sonra da sirklerin önemli ve karekteristik bir elemanı, trapezci haline gelmiştir. Batıda akrobat aileler ve akrobat okulları bu sanatı kuşaktan kuşağa aktarmışlar; doğuda ise, daima halkçı sevilen, törensel bir oyun olarak kalmış ve özellikle Japonya’da çok gelişmiştir.