Algısal Değişmezlik. Nesneleri çeşitli nitelikleriyle bir kez öğrendikten sonra, onlarla değişik durumlarda karşılaşıldığında, değişik açılardan bakıldığında yine aynı biçimde algılama olgusu. Örneğin, para belli büyüklükte, parlak ve gümüş renginde bir cisim olarak tanınır. Bu para yere düştüğünde ya da bir masanın üzerine konduğunda aynı standart nitelikleriyle algılanır, algısal niteliğini korur. Ancak bu para çeşitli durumlarda göze aynı biçimde görünmez. Bu değişik durumlarda duyu organlarından sinir merkezlerine aynı uyarımlar, aynı veriler gitmez. Örneğin, para uzaklaştığı ölçüde küçülür, ama göz bunu aynı büyüklükte algılar (büyüklük değişmezliği). Yine paraya belli bir açıdan bakıldığında oval olarak görülmesi gerektiği halde, yuvarlak olarak algılanır-(biçim değişmezliği). Nesnelerin renk ve parlaklıklarının algılanrnasında^da değişmezlik olgusuna rastlanır. Güne’şte olsun, gölgede olsun, kar her zaman beyaz, kömür her zaman siyah olarak algılanır. Normal durumda, gözler hareket halinde çevreye bakınırken, eşyadan alınan uyarımların her an değişen etkilerine karşın eşya ve çevre değişmez görünür (yerel değişmezlik).
Algısal Öğrenme. Bireyin çevresindeki nesne ve varlıkları algılayarak öğrenmesi ya da önceden öğrendiklerini yeni algılarla değiştirmesi. Öğrenilenlerin büyük bir bölümünü yeni algıların öğrenilmesi oluşturur. Ayrıca önceki öğrenmeler şimdiki algıları önemli ölçüde etkiler. Öğrenme sürecinin bir duygu içermesi ya da her zamankinden çok üstün bir anlamlılığı olması durumunda bu etki çok daha güçlü olur. Örneğin tüfek, kovboylara ilgi duyan çocuk için savaşları ve dörtnala giden atlar üzerinde kurulan bazı fantezileri çağrıştıran öldürücü bir silahtır. Önceki öğrenmeler duygusal yaşantıları etkilediği gibi uzayı algılamada da etkisini gösteriri Bu konuda psikologlar 1897’de bazı deneyler düzenlediler. Bu deneylerde deneklere, üst ve altın, sağla solun yer değiştirmesine neden olan gözlükler takılır. Denekler bu gözlükleri ilk takışlarında aşırı ölçüde yönelim bozukluğu gösterirler ve göz-beden uyumları (koordinasyonları) tümüyle bozulur. Ancak bir süre sonra günlük etkinliklerini yürütebilecek derecede uyum gösterirler. Burada denekler dünyayı yeni bir biçimde algılamayı öğreniyor olabilirler. Ancak bunun tam bir öğrenme olduğu da kuşkuludur.