Hipnoz sözle bakışla ya da herhangi bir nesneyle yapılan telkin sonucu sağlanan uyku durumu. Hipnoz durumunda bilinç uyumuşsa da yok olmuş değildir. Kişi dikkatini özetleyebilir. Duyu algıları varlıklarını korur. Kas gücü tümden yitirilmiş değildir. Gerçekte telkinle uyutulan kişi yürüme, ayağa kalkma gibi hareketleri ve normal bir kişi için son derece yorucu olacak davranışları yerine getirebilir. Hipnoz sırasında deneğin belirli ölçüler içinde kendisini hipnotize eden kişiye boyun eğdiği bilinir. Sorulara yanıt verir ve birtakım buyrukları yerine getirir. Ancak kişinin derin ahlâk duygularıyla uyuşmayan buyrukları yerine getirdiği durumlara rastlanmamıştır.
Hipnozu bir tedavi aracı olarak kullanan ilk bilim adamı Franz Mesmer (1734-1815) ise de, bu yönteme resmi ve bilimsel bir nitelik kazandıran Fransız nöroloji uzmanı Jean-Martin Charcot (1825-1893) oldu. Sinir sistemi hastalıklarıyla uğraşan Charcot telkinle uyutulmuş kişinin fizyolojisiyle, hareket ve refleksleriyle ilgileniyordu. Sigmund Fe-ud (1856-1939) serbest çağrışımla psikoanaliz tekniğini geliştirmeden önce histerik kadınların tedavisinde hipnoz yöntemini kullandı. Hipnozu başlıca üç kullanım alanı vardır: Gevşekliği artırmak; daha güçlü telkinde bulunmak (örneğin başlangıç aşamasındaki hisleri belirtileri ve siğil vakalannda parmak derilerini koparma gibi basit alışkanlıklan gidermek amacıyla daha önce bastırılmış anıları ortaya çıkarmaktır.
Hipnoz Video