Hz. Muhammet’in yaşamının en ö-nemli olaylarından birisi İsra ve Mi-rac’dır. İsra sözlük anlamıyla gece yürüyüşü demektir. Hz. Muhammet’in Mes-cid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya gidişine bu ad verilmiştir, kesin zamanı bilinmez. Miraç ise Hz. Muhammet’in Mescid-i Aksa’dan ruhani varlığıyla Allah’ın huzuruna çıkmasıdır. Miracın en önemli yanı beş vakit namazın farz olarak buyurulmasıdır.
620 yılının hac mevsiminde Hz. Muhammet, Mekke yakınında Akabe denen yerde hacıları beklerken Medineli altı kişiyle karşılaştı ve onlarla konuştu. Ku-ran’an ayetler okudu ve onları Müslüman olmaya çağırdı. Bunun üzerine altı Medineli Müslümanlığı kabul ettiler. Hz. Muhammet Medine’ye göç etmek istediğini söyleyerek düşüncelerini sordu. Altı Medineli göçü daha sonraki bir tarihe ertelemesinin yararlı olacağını söylediler. Hz. Muhammet ile görüştükten sonra Medine’ye dönen altı Medineli İslamlığı yaymaya başladılar. Hazreclile-rin büyük bir bölümü Müslüman oldu. Evs kabilesinden Müslüman olanlar da vardı. 621 yılı hac mevsiminde Hz. Muhammet ile buluşmak için 10 Hazredi ve 2 Evsli Mekke’ye geldiler. Akabe’de Hz. Muhammet ile buluştular ve O’na her zaman bağlı kalacaklarına ve sözünü tutacaklarına ant içtiler. Buna “Birinci Akabe Biati” denir. Evs ve Hazrec kabileleri Hz. Muhammet’e haber göndererek İslamlığı ve Kuran’ı kendi öğretecek bir kişinin gönderilmesini istediler. Hz. Muhammet Masab bin Umeyr’i Medine’ye gönderdi. Onun çabalarıyla kısa sürede Yahudilerin dışında Medine’de Müslüman olmayan kimse kalmadı. 622 yılı hac mevsiminde Musab, Müslümanlığı kabul etmiş olan Evs ve Hazrec kabilelerinden 73 erkek ve 2 kadınla Mekke’ye geldi. Akabe’de Hz. Muhammet ile görüştüler. Bu toplantıda Müslüman olmadığı halde yeğeni korumak amacıyla amcası Abbas da bulundu. Bu toplantıya katılan Medineliler Hz. Muhammet’e Biat ettiler. Buna da “İkinci Akabe Biati” denir. Bu anlaşmadan’sonra Hz. Muhammet, Müslümanların Medine’ye göç etmelerine (hicret) izin verdi. Bu göç 622 yılının Nisan ayında başladı. Kısa zamanda hemen hemen tüm Müslümanlar Mekke’den ayrıldı. Kentte Hz. Muhammet, Ebubekir ve Ali bir kaç kişi kaldı. Kureyşliler Hz. Muhammet’i bu kez öldürmeye karar verdiler.- Hz. Muhammet ise, Ali’yi evinde bırakarak bir gece Ebubekir ile Mekke’den ayrıldı. Sevr Da-ğı’nda bir mağarada üç gün saklanarak Kureyşlilerden kurtulamayı başardılar. Medine’ye bir saat uzaklıktaki Küba’da yapılan mescittir. Bir cuma günü Küba’dan Medine’ye yola çıkıldı, namaz zamanı gelince birlikte namaz kılında. İslam tarihinde ilk mescid Küba’da yapılan mescittir. İlk cuma namazı ve ilk cuma hutbeside bunlardır. Hz. Muhammet Medine’ye yaklaşınca herkes O’nu konuk etmek için yarışa girişti. O devesinin çöktüğü yere en yakın olan Ebu Eyytip Halit bin Zeyd el-Ensari’nin evine konuk oldu ve bu evde yedi ay kadar kaldı. Devesinin çöktüğü yeri de satın alarak burada bir mescit yaptırdı. Bu mescit daha sonraki yıllarda bazı değişikliklere uğrayarak bugünkü Mescid-i Nebi haline geldi. Hz. Muhammet bu mescite bitişik kendisine bir de ev yaptırdı. Hz. Muhammet Medine’de hem islamlığın peygamberi hem de Hicret ile temelleri atılan İslam Devleti’nin başkanı durumuna geldi. Müslümanlığı kabul etmiş olan Evs Hazrec kabilelerinden olanlar (Ensar= Yardımcılar), Medine’ye gelmiş olan Mekkeli Müslümanlar (Mu-hacirun=Göç edenler), dinleri dışında iyice Araplaşmış bulunan Benu Kaynu-ka, Benu Nadir ve Benu Kureyza adlı üç Yahudi kabilesini bir düzen içerisinde, birbirleriyle sürtüşmeden, karşılıklı anlayış ve hoşgörü havası içinde yaşamalarını sağlama görevi de Hz. Muhammet’e kaldı. Hz. Muhammet Medine’de İslam dininin getirdiği ilkeleri yerleştirmek için çaba harcadı, ibadetin toplu olarak yapılması daha uygun görüldü. İlk ezanı yüksekçe bir yere çıkarak Bilal-i Habeşi okudu. Aynı sıralarda oruç ve zekat farz kılınarak islamın beş şartı tamamlandı. Namaz ilk zamanlarda Kudüs’e doğru kılınırdı. Hicret’in ikinci yılında inen bir ayetle (Bakara, 144′ kıble Kabe kabul edildi. Bir kervan çatışmasından sonra Müslümanlarla Kureyşliler arasındaki ilişkiler daha da gerginleşti. 9 Mart 624’te Suriye’den dönen büyük bir Mekke kervanını ele geçirmek amacıyla 300 kişilik bir kuvvetle Hz. Muhammet Be-dir’e kadar ilerledi ve Mekkelileri yenilgiye uğrattı (bak. Bedir Savaşı). Bu zaferin ardından Ebu Sufyan komutasındaki 3.000 kişilik bir kuvvet Medine’ye doğru yola çıktı. 21 Mart 625’te Medine yakınlarındaki Uhud Dağı’nın eteklerine ulaştılar. Savaş 23 Mart 625’te sabah başladı. Müslümanlar yenilgiye uğradılar (bak. Uhud Savaşı). Bu yenilgi, Medine yöresinde oturan bazı kabilelere cesaret verdi. Bu olaydan sonra Nisan 627’ye kadar bir barış dönemi sürdü. Aynı yıl içinde Benu’l-Mustalik kabilesi üzerine bir sefer düzenlendi. Savaş sonrasında 2.000 deve, 5.000 koyun ve 200 kadın ele geçirildi. Hz. Muhammet’in bu dönemdeki temel amacı, Mekke ile Medine arasındaki kabilelere boyun eğdirmek ve onları İslamlığa kazandırmaktı. Nisan 627’de 4000 kişilik bir Mekke ordusu Ebu Sufyan’nm komutasında Medine’ye doğru harekete geçti. Müslümanlardan İranlı Selman-ı Farisi’nin önerisi üzerine Medine’nin etrafına hendek kazılarak savunmaya geçildi. Hendeğin önüne gelen Kureyşliler, şimdiye kadar görmedikleri bu savaş tarzı karşısında şaşkına döndüler. Sonunda kente giremeyeceklerini anlayan Kureyşliler Medine’den uzaklaştılar, (bak. Hendek Savaşı).