Kureyşliler sefer yapmanın gereksizliğine inanarak mallarını koruma çabası içine girdiler. Hz. Muhammet bazı yardımlarla Medinelilerin düşmanlığını azaltırken, Mekke reisi Ebu Sufyan’ın Müslüman olan, Habeşistan’a göç eden ve orada eşi ölen kızı Ummü Habibe ile evlenerek dostluğu pekiştirmek istedi. Bu dostluk girişimlerinden sonra Hz. Muhammet, Medinelilere hac amacıyla Mekke’ye gideceğini duyurdu. Mart 628’de Müslümanlara hac amacıyla Mekke’ye gidecekleri için kurbanlarını yanlarına almalarını ve savaş yapılmayacağı için silahsız olmalarını buyurdu. Mekkeliler, Müslümanların Mekke’ye girmelerini engellemem için Cidde yolu üzerinde bulunan Hubeydiye’ye asker gönderdiler. Hz. Muhammet ve yanındakiler de aynı yere gidip konakladılar. Sürdürülen bir dizi görüşmeye karşın Mekkeliler Müslümanların kente girmelerine izin vermediler, bu kez uzlaşma yollarını aradılar ve Hz. Muhammet île görüşmek üzere bir heyet gönderdiler. Görüşmeler sonunda Kabe’nin gelecek yıl ziyaret edilmesine karar verildi. Hz. Muhammet ile Mekkeliler arasında 10 yıl sürecek bir barış antlaşması imzalandı. Mekke’ye girilemeyeceği kesinleşin-ce Kabe’de kesilmek üzere getirilen kurbanlar Hudeybiye’de kesildi. Hz. Muhammet saçlarını kestirdi, Müslüman erkeklerin de aynı şeyi yapmalarını buyurdu. Dönüşte Hayber Kenti ele geçirildi, vergiye bağlandı (628), bölgede bulunan Yahudi yerleşmeleri de yeni İslam Devleti’nin topraklarına katıldı. Hz. Muhammet güçlenen İslam Devleti’nin etkisini görmek için sırlarının yakınlarında bulunan o dönemin güçlü devletleri olan Bizans İmparatoru Herakleios’a, Sasani Hükümdarı Kisra’ya, Mısır Valisi Mu-kavkıs’a, Habeşist Kralı Necaşi’ye ve daha birçok hükümdara Müslümanlığı kabul etmeleri için elçiler gönderdi.
Hudeybiye Antlaşması’nm üzerinden bir yıl geçince, antlaşma gereğince Mart 629’da Hz. Muhammet beraberinde 2. 000 kişi olduğu halde Kabe’yi ziyaret etmek amacıyla Mekke’ye geldi. Mekkeliler kenti boşaltıp dağlara çekildiler. Müslümanlar önce Kabe’yi tavaf ettiler, daha sonra Merve ile Safa tepeleri arasında koştular. Merve tepesinde kurbanlar kesildi, erkekler saçlarını kestiler. Böylece umre tamamlanmış oldu. Ertesi gün Hz. Muhammet Kabe’ye girdi ve öğle namazına kadar burada kaldı. Öğle namazı okunduğunda topluca namaz kılındı. Mekkelilerin Müslümanlara tanıdığı üç günlük süre dolduktan sonra Mekkeliler kente girdiler ve boşaltılmasını istediler, Müslümanlar topluca Mekke’den ayrıldılar. Mekke ileri gelenleri yavaş yavaş Müslümanlığı benimsemeye başladılar. İki ünlü komutan Halit bin Velit ile Amr İbnül As da bunlar arasındaydı. İslam Devleti hızla büyüdü. 629’da evlatlığı Zeyd bin Harise komutasındaki 3.000 kişilik İslam Ordusu, Mute yakınlarında 100.000 kişilik Bizans Ordusu’ nca ağır bir yenilgiye uğratıldı. Kureyşli-ler artık Müslümanlarla savaşmaktan vazgeçtiler. Ancak Hz. Muhammet Mekke’ye son darbeyi vurmak için fırsat kol-luyordu. Müslüman bir Bedevi kabilesi ile Kureyşlilerin çatışması Hudeybiye Antlaşması’nın bozulması için gerekçe oluşturdu. Hz. Muhammet Mekke’nin ele geçirilmesi için daha iyi bir fırsat bulunamayacağını düşünerek sefer hazırlığına girmelerini buyurdu. 630 Ramazanında yola çıkıldı. Müslüman kabilelerinde katılmasıyla Mekke’ye ulaşıldığında Müslümanların sayısı 10.000 kişiyi aştı. Kentin karşısındaki Mer-er-Zahran’da karargâh kuruldu. Gece her asker bir ateş yaktı. Müslümanların çokluğu karşısında çarpışmaktan vazgeçildi. Ebu Süfyan, Hz. Muhammet ile görüşerek genel bir af dileğinde bulundu. Af dileği kabul edildi. Müslümanlar çarpışmadan Mekke’ye girdiler. Hz. Muhammet doğru Kabe’ye gitti, yapının içinde bulunan yaklaşık 360 kadar putun kırılmasını buyurdu. Bu tutum karşısında Mekke halkının hemen tümü Müslüman oldu. İslam Ordusu 12.000 kişiyi buldu Hevazin kabilesiyle Huneyn’de karşılaştı. Müslümanların ani bir ok yağmuruna tutulması yenilgi getirecekken Hz. Muhammet’in soğukkanlı davranması bozgunu önledi. Orduyu toparladı, karşı saldırıya geçerek düşmanın dağılmasını sağladı. Pek çok ganimet bırakarak Taif yönünde kaçtılar. Müslümanlar ganimetleri paylaştıktan sonra Hz. Muhammet Taif üzerine yürüneceğini söyledi. Kent 40 gün süreyle kuşatılmasına karşın ele geçirilemedi ve Mekke’ye’dönüldü. Aynı yılın sonlarına doğru Taif Kenti de Müslümanlığı kabul etti. Bu arada Kuzey Arabistan’da yaşmayan Hıristiyan Araplar da kısa sürede Müslümanlığı benimsedi- -ler. Ancak tüm uğraşılara karşın Güney Arabistan’da yaşayan Araplar Hıristiyanlığa bağlı kalmayı sürdürdüler, Hz. Muhammet’e vergi verdiler. Hicretin dokuzuncu (631) yılında genişleyen devletin yönetsel düzenlemesi yeniden ele alındı. Vergilerin toplanması bir düzene bağlandı, hac farz kılındı, Müslüman olmayanların Kabe’ye yaklaşmaları yasaklandı. Yöredeki birçok kabile Müslümanlığa katıldı. Birkaç hafta sonra da Medine’ye dönüldü. Bu sefer sonunda İslam Devle-ti’nin sınırlan geniş bir alana yayılmış oldu. Hicretin onuncu (632) yılında Hac amacıyla binlerce Müslüman Arafat’ta toplandı. Tahminlere göre Hz. Muhammet’in verdiği hutbeyi 140.000 kişi dinledi. Hz. Muhammet’in son haccı olduğu için hacca “Veda Haccı” dendi.
Veda haccından sonra Hz. Muhammet bir ara hastalandı, sefer hazırlıkları sırasında hastalığı ilerledi, mescide gidemeyecek kadar güçsüzleşti. Yerine Ebu-bekir Müslümanlara namaz kıldırdı. Bir ara iyileşir gibi oldu ve mescide gelerek Ebubekir’in imamlığında namaz kıldı ve Müslümanlara öğütler verdi. Ancak ertesi gün durumu iyice ağırlaştı. Eşi Ayşe’nin kucağında öldü. Kaynakların belirttiğine göre ölüm tarihi 8 Haziran 632 pazartesi günüdür. Hz. Muhammet Medine’de, yaptırdığı mescite bitişik bir evde yaşıyordu. Bugün Arabistan ve Suriye’de rastlanan eski tip evlerde olduğu gibi bir avluya açılan ve girişi ancak bu avlu boşluğundan oluşan birkaç odalık kerpiç bir evde gösterişten uzak bir yaşam sürdü. Ölümünden sonra geride kalan mirası devlet malı işlemi gördü. Hz. Muhammet’in eşlerinden 7 çocuğu oldu. Mariye’den doğan ve küçük yaşta ölen İbrahim’in dışmda öteki çocuklarının annesi Hatice’dir. İlk çocuğu Kasım da çok küçük yaşta öldü. Beşinci çocuğu, en ünlüsü olan Fatma’dır. Hz. Muhammet’in amcası Ebu Talip’in oğlu Ali ile evlendi. Hz. Muhammet’in soyu onun çocuklarıyla yürüdü. (Hasan, Hüseyin). Fatma babasının ölümünden altı ay sonra öldü. Hz. Muhammet ölümünden bir gün sonra öldüğü yer olan eşlerinden Ayşe’nin odasmda toprağa verildi. Zaman içinde bu türbe değişikliklere uğrayarak günümüzdeki biçimini aldı.