İstiklal marşımızın yazılışı ve kabulüyle ilgili bilgi edininiz.
Vatan çok zor günlerden geçiyordu, gerek Anadolu halkı gerekse İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya kısacası vatan dört bir yandan işgal altında kalmıştı.
Gelecekte bizi kara günler bekliyordu, düşman askerleri günden güne daha çok ilerliyor ve daha çok yeri işgal ediyordu. Yüzyıllardan beri pek çok bölgede egemenlik kurmuş bu millet bu şekilde yok edilemezdi buna birilerinin karşı çıkması ve en önemlisi bir liderin olması gerekmekteydi.. Atatürk bu olanlara karşı önceden bir plan yapmış ve o planın eşliğinde vatan düşman işgalinden kurtulacaktı..
Ancak bu kurtuluşa ermenin tek bir açıklaması vardı parola; “Ya İstiklal Ya Ölüm! ” …
Dönemin gazetelerinden Hakimiyet-i Milliye gazetesine 7 kasım 1920 tarihli bir ilan verildi, o ilanda adının İstiklal Marşı olacağı milletin duygularını harekete geçirecek bir şiir yazılması istendi.
İlanın ardından yüzlerce şiir yazıldı.. Mehmet Akif Ersoy bu yarışmaya katılmak istemedi başta sebebi ise; “Para için istiklal Marşı yazılmaz” sözüydü. Çok ince bir düşünceye sahipti Mehmet Akif, ardından dönemin Milli Eğitim Bakanı Mehmet Akif’i güçlükle ikna eder ve yarışmaya katılması konusunda bastırır.
Mehmet Akif, patlamaya hazır bir volkan gibiydi, yaşanan zorluklar ve vatanı işgal eden düşman askerleri pek çok sıkıntı mevcuttu.. Üstad bir gece istiklal marşını yazmaya başladı ve saatler sabaha karşı olurken Ezan ses kulağına gitti o Ezan sesi İstiklal Marşı dizelerine şu şekilde girdi ;
“Şu ezanlar ki şahadetler dinin temeli ebedi dinin temelinde benim inlemeli”
O sırada kaleminin bittiğini fark etti ve unutmamak için duvara kazıdı, ardından meclise gönderdi, mecliste ayakta alkışlandı.
12 Mart gününde İstiklal Marşı olarak kabul edilir ve artık bu destan Milletin Destanı olmuştur.