Alemdar mustafa paşa Edirne’de sadrazamla görüşüp güya barışmıştı.Sadrazam istanbula dönerken ona “İzniniz olursa ben de geleyim” dedi, “Padişah Efendimizin mübarek yüzünü görüp elini öpmek isteriz, nicedir vakit bulamadık, ola ki kusurumuzu da bağışlatırız.”
Bu sözleri Alemdar Mustafa Paşanın, Sultan Selim taraftarlığından vazgeçtiği şeklinde yorumlayan Sadrazam,
“Olur,” dedi, “biz dahi seni yakınımızda görmekten kuvvet alacağız.”
Böylece Alemdar Mustafa Paşaya İstanbul’un yolları açılmış oluyor ve Paşa Çorlu’ya geliyordu.
Çorlu’da güvenilir komutanlarından Uzun Hacı Ali’yi yanına çağırdı.
“Baka Ali,” dedi, “Kabakçı’nm nâ-beca vücudu izale olunacaktır [Kabakçı öldürülecektir]. Bunun için kaç adam istersin?”
Uzun Hacı Ali şöyle bir hesapladıktan sonra,
‘ ‘Kaç adam münasipse o kadar Paşa Baba,” dedi. “Fazla kalabalık çok dikkat çeker, az olsun, ama öz olsun.”
Paşa gülümsedi, elini omuzuna koydu:
“Berhudar olasın, ben dahi senin gibi düşünürüm, az ve öz. Sana seksen seçme yiğit vereceğim. Göreyim, dev^ leti bu habisin şerrinden [kötülüğünden] kurtar.”
Kabakçı Mustafa Boğaz Nâzın olarak Rumeli fenerinde oturuyordu. Göz kamaştırıcı şekilde döşenmiş bir konakta hizmetçiler, uşaklar, cariyeler ortasında gününü gün ediyordu.
Gecenin sabaha yakın saatleriydi. Milâdî takvimler 13 Temmuz 1808 Çarşamba gününü gösteriyordu. Gecenin kara koynunda sessizce yürüyen seksen kişi Kabakçı’nm konağını köşe bucak kuşattı. Nöbetçileri susturdular. Ve bir anda topluca konağa dalıp işgal ettiler.
Kabakçı Mustafa henüz uyumamıştı. Gönül eğlendirmekle meşguldü. Karşısında ölümü görünce afalladı.
“Ağalar,” diye inledi, “canımı bağışlayın, size köle olayım.”
“Sen hiç bağışladın mı?” diye sordu Uzun Hacı Ali. Adamlarına emretti: “Kesin kellesini!”
Kabakçı Mustafa, diğer isyancıların akıbetine uğrayarak canından oldu. Kesik başı bir bohça içinde Çorlu’ya götürülerek Alemdar Mustafa Paşaya gösterildi. Alemdar, ordusuna hızlı yürüyüş emrini verdi. Kıvılcım tekrar tutuşmuştu ve tekrar düştüğü yerleri yakacaktı.