Türk halkının er meydanı olarak nitelendirdiği, kırkpınar güreşleri geçmişten beri tarihinde adı efsaneleşmiş bir yer olarak bilinmektedir.
Sonraları «Cihan Pehlivanı» unvanını alan nice şöhretler; Koca Yusuf lar. Kara Ahmetler, Aliçolar,
Kurtdereliler ve daha birçokları, hep bu er meydanında imtihan vermişlerdir.
İmparatorluk süresince, başpehlivanlık sıfatı, sadece Kırkpınar’da verilmiş, buna, padişahların bile saygı gösterip, asla
müdahale etmedikleri görülmüştür. Bu itibarla, Kırkpınar, bugün bile klâsik Türk güreşinin, başpehli-
vanını seçme yetkisine sahip yegâne yer olarak bilinmektedir.
Evvelce hıdrellezin başında, Edirne’nin yakınındaki Ahırköy’de başlayıp, üçüncü günü, Sarayiçi çayırlığında son bulurdu. Güreşlerin süresince Kırk-pınar Ağasına, gerek meydana ve gerekse o çevreye baş sorumlu olarak yetki verilirdi.
Burada misafirler ve pehlivanlar için çadırlar, çardaklar kurulur; İmparatorluğun birçok yerlerinden gelmiş pehlivan ve misafirlerin ağırlanması için kuzular çevrilir, lenger lenger pilâv ve helva tepsileri çıkarılırdı. Kırk-pınarda eski Türk güreşinin baş kaidesi olan, ölüm pahasına bile kıran kırana güreş tutacak başpehlivan adayları burada kispet giyip, er meydanına çıkarlardı.
Pehlivanlar güreşten evvel usul gereğince, güreşe tutuşmadan na-maz kılıp, helâllaşır-lardı. Er meydanında ölenler için soyundan, yakınından bir kimsenin davacı çıktığı asla görülmezdi. Başpeh-livanlık unvanını ala
cak yiğit, ancak Kırk-pınar güreşlerinin bütün galiplerini birer birer yenmek suretiyle bu mevkie erişebilirdi.
Bugün de Kırkpı-nar’da güreşe hıdrellezin ilk günü, gene Edirne’nin Sarayiçi’n-de merasimle başlanır.