Karamanoğulları saltanatına kesin şekilde son verilince, Konya bölgesi <Karaman Tahtı» adiyle en mühim Osmanlı şehzadelerinin idaresine verildi. Karaman Beylerbeyliği, yani Eyaleti’nde önce Fâtihin büyük oğlu Şehzade Mustafa, sonra kardeşi Şehzade Cem, II. Bayezit’in büyük oğlu Ve-liaht-Şehzade Damat Abdullah, bunun kardeşi Şehzade Şehenşah ve bunun oğlu Şehzade Mehmet Şah hüküm sürdü.
Şehzade Şehenşah’ın valiliği 1483’ten 1511’deki ölümüne kadar 28 yıl sürdü. Yavuz tahta çıkınca 1512 de Hemdem Paşa’yı Karaman beylerbeyliğine getirdi ve «Karaman Tahtı» na şehzadelerin oturtulması geleneğine son verdi.
Yavuz, Mevlânâ Türbesini onardı. Kanunî, Irâkayn seferinde şehre uğradı, Mevlânâ sandukasının örtüsünü öpüp büyük bağışlarda bulundu. Oğlu II. Selim de Konyayı büyük ölçüde imar ettirdi. 1636 da tran seferine çıkan IV. Murat da şehirden geçti. Bundan sonra hiçbir padişah şehre uğramamıştır.
1896 da şehre demiryolu geldi. Fakat XIX. yüzyılda şehir genel olarak nüfusunu ve mamurluğunu kaybetti. Cihan Harbi ve Millî Mücadele’den bir kat daha perişan olarak çıktı. Bununla beraber, hiçbir düşman istilâsına uğramıyan bahtlı şehirlerden biri olarak kaldı. Meşrutiyet’ten sonra Konya Ovasının sulanması projesi ele alındıysa da, savaş dolayısiyle tatbik edilemedi.
II. Abdülhamit devrinde Konyada bir hukuk mektebi, yani fakültesi açılmıştı. Konya, 1910 da 102100 km2 genişliğinde, 1 380000 nüfuslu bir eyaletti. 5 sancağı (eyaleti) vardı. 11 ilceli Konya merkez, 7 ilceli Niğde, 2 ilceli Burdur 5 ilceli Hamid (İsparta) ve 5 ilceli Teke (Antalya).
Son yıllarda en önemlisi şeker fabrikası (1954) olmak üzere önemli sanayi tesisleri kuruldu ve Mevlânâ ihtifalleri ile şehir, milletlerarası çapta bir turizm merkezi hüviyetini kazandı. II Ordu merkezi Konya’dadır.