MECAZ, öz anlamıyla kullanılmayıp benzerlik yoluyla ya da bir yakıştırmayla başka bir anlamda kullanılan söz (benzeyiş ilgisi yoksa mecaz-ı mürsel: salıverilmiş mecaz). Aslında değişik adlar taşıyan birçok söz oyunu (istiare, temsili istiare: alegori vb.) hep mecaz tekniğine dayanır. Deyimler için de durum aynıdır. Gerçek anlamı dışında kullanılarak bir durumu ve düşünceyi dile getiren kalıplaşmış söz grupları olarak tanımlanan deyimler her zaman mecaz sanatının izlerini taşır. Mecaz edebiyatın temeli olan bir söz oyunudur; edebiyat mecazlarla başlar, mecazlarla yürür. Ortak dile mal olmuş deyimler, artık anlaşılması güç birer mecaz olarak görünmezler. İlk duyu-luşta hemen anlaşılır, sözcükleşmiş gibidirler; çünkü özgün mecazlıkları aşınıp yıpranmıştır. Belli bir sanatçının kendi buluşu olan mecazlar ise (imge, hayal, imaj) kolaylıkla çözülmeyebilir. Çünkü özel bir kişiliğin özel ruh durumundan, kendi düşlerinden doğmuş, özgün özelliktedir. Edebiyat eserlerini gerçekten iyi ve doğru anlamak, onları çözümleyebilmek, tadına varmak…mecaz anlatımların benimsenmesine bağlıdır.