MİNERALLER, canlıların dışında yerkabuğunu oluşturan tüm kimyasal maddeler. Yan yana eklenerek yerkabuğunu oluşturan kayaların ana maddesi olan mineraller, temelde değişmez ve benze-şik yapılıdırlar. Kimyasal bileşimleri belirgin olmasına karşın doğal olarak, bu kuralın da ayrıcası vardır. Bazı mineraller izomorf (eş biçimli) diziler oluştururlar. Bu dizilerin uç birimleri durumundaki bileşenlerinin değişik oranlarda karışarak (çoğunlukla sürekli) belli yapılar ortaya çıkarmaları olayıdır. Çoğunlukla merkezden dışa doğru olan bu değişim, yavaş ya da birden oluşabilir. Değişimin birden oluşması durumunda katmanlı kristaller ortaya çıkar. Doğal bileşikler, özellikle de silikatlar (silisli mineraller) çok çeşitli olduğundan, minerallerin sayısı da oldukça yüksektir. Ancak, binlerce değişik türün yalnız birkaç düzinesi sık görülür. Minerallerin çoğu doğada pek az görülür. Doğadaki binlerce türle yetinmeyen insanoğlu, birçok bakımdan gerçek minerallere benzeyen, ancak mineral sayılmayan bazı maddeler geliştirmiştir. Cam ve bazı seramik türleri bu maddelere örnek gösterilebilir. Yalnız belli kristal yapıları olan maddeler mineral sınıfı içinde ele alındığından, tüm dünyanın minerallerden oluştuğu söylenemez. Yerkabuğunun altındaki sıvı (örneğin, su ve petrol) ve erişmiş kaya (magma) tabakalarının ana maddesi mineral değildir. Yerkürenin “katı toprak” adı da verilen, katı maddelerden oluşmuş bölümü için durum değişiktir. Sert ya da yumuşak (granit ve kil gibi) tüm kayalar, bir ya da daha çok mineralin birleşimidir. Bazı kireçtaşı ve kuvarsit yatakları, kaya tuzu ve kükürt çö-keltileriyle grafit gibi, hemen tümü tek bir mineral türünden oluşmuş kayalara ender rastlanır. Mineraller yalnız dünyada bulunmaz başka gökcisimlerinin yapı taşlan da minerallerden oluşmuştur. Aydan getirilen kaya örneklerinde mineraller bulunduğu ve bunların Dünya’daki-lere çok benzediği ortaya çıktı. Genel olarak mineraller oluşum sırasmda, bir kristal biçimi alma eğilimindedir. Bu biçim, kristalin iç yapısıyla da uyumludur. Oluşumdan sonra kaya parçacıkları olarak birbirine kenetlenen ya da ayrı kalabilen kristaller, aşınmadan etkilenirler. Bu süreç sonunda, kristallerin tipik biçimi tümden yok olur. Gerçekte de kristallerin çoğu ilk oluştuklarında ancak mikroskopla görülebilecek büyüklüktedir. Bu nedenlere bağlı olarak kayalar, özgün kristal yapıları olan minerallerden oluştukları izlenimini uyandırmazlar. Başlıca kristalleşme biçimleri magmanın katılaşması, kimyasal çökelme, başkalaşım ve bazı elementlerin fazlaca bulunduğu yeraltı sularında görülebilecek türden kimyasal tepkimelerdir.
arkadaşlar bu nasıl kısa oku oku bitmez kısa olsun biz öyle istiyoruz dimi
aynen
cevaplar var ama hangi sorunun cevabı ney olduğu belli geğil lütfen düzeltin
cevaplar var ama hangi sorunun cevabı ney olduğu belli geğil lütfen düzeltiniz