Mısır meselesi ve çözümü

0
520

Mısır Meselesi ve Çözümü

Sultan Abdülmecid döneminin en büyük sıkıntısı Mısır’dı. Osmanlı donanmasını bir ihanet sonucu eline geçiren Kavalalı Mehmed Ali Paşa çok güçlenmişti. Dünyanın en büyük donanması o günlerde İngilizlerde bulunuyordu, ikincisi ise Kavalalı Mehmed Ali Paşanın donanmasıydı. Bununla Osmanlı Devletini tehdide başlamışta isteklerinin de ardı arkası kesilmiyordu. Bu problem mutlaka çözülmeli, büyük derde bir çare bulunmalıydı.

Savaş çare olamazdı. Çünkü Tanzimat hareketi Osmanlı ordusunu da derinden sarsmış, askerlerde isteksizlik başgöstermisti. Ordunun morali çok bozuktu. Böyle bir orduyla savaşa girilemezdi. Üstelik yeniçeri ocağının kaldırılması sonucu meydana gelen boşluklar henüz doldurulamamıştı.

mısır meselesi ve çözümü

Bu durumda barışçı bir yol bulmak son çare olarak gözüküyordu. Mısır meselesi diplomatik yoldan çözülmeliydi. Reşid Paşa, Hariciye Nâzın olarak İngiltere’yi ziyaret etmiş, ingiltere yöneticileriyle temaslarda bulunmuştu. Dönüşünde Tanzimatın ilân edildiği düşünülürse, bu yolda ingilizlerle bazı anlaşmalara vardığı tahmin edilebilir. Bu tahmini kuvvetlendiren bir işaret daha vardır: O da, Tanzimat ilân edildikten sonra, o zamana kadar iki yüzlü bir siyaset takip etmiş olan ingiltere’nin Osmanlı Devletinin politikasını birden bire desteklemeye başlamış olmasıdır.
Mısır meselesinin barışçı yoldan çözümüne ingiltere bütün ağırlığını koydu.

15 Temmuz 1840’ta Londra’da ingiltere, Avusturya, Rusya ve Prusya (Almanya) arasında bir anlaşma imzalandı. Fransa, Kavalalı’yı tuttuğu için anlaşmayı kabul etmedi. Hattâ savaş rüzgârları bile esti. Ama Avrupa’nın en büyük devletleriyle savaşı göze alamayan Fransa, protesto ile yetinmek zorunda kaldı.

imzalanan 13 maddelik anlaşmaya göre, Kavalah’ya bir nota verilecekti. Hain Ahmed Paşanın vaktiyle Çanakkale’den kaçırıp Mısır’a götürdüğü (3 Temmuz 1839) Osmanlı donanması Osmanlı Devletine iade edilecek, Kavalalı Suriye, Girit, Adana, Hicaz ve Lübnan’dan derhal çekilecekti. Bunlara razı olursa Mısır ve Sudan kendisinden sonra oğullarına kalmak üzere elinde bırakılacak, hayatı boyunca Akkâya da (Filistin) hükmedecekti.

Kavalalı bu notayı reddedince, ikinci nota gönderildi. Bunu on gün içinde kabul etmek zorundaydı. Buna da uymadığı takdirde bir âsi sayılacak, elindeki topraklar silah zoruyla alınıp Padişaha verilecekti. Anlaşmada imzası bulunan devletler de İngiltere, Avusturya, Rusya ve Prusya bütün kuvvetleriyle Padişaha yardımcı olacaklar, Mısır Paşasına yükleneceklerdi.

Kavalalı ikinci notayı da reddetti. Bunun üzerine Osmanlı Devleti harekete geçti. Anlaşmayı imzalayan devletlerin de harekete geçmesini istedi. Rusya geri çekildi. Dış politikasını Rusya’nın paralelinde yürüten Prusya da imzasına sadık kalmadı. Ama İngiltere ile Avusturya, bir miktar kara ve deniz askeri gönderdiler.

Osmanlı kuvvetleriyle birleşen bu yabancı kuvvetler, 15 Eylül 1840’da Beyrut’a asker çıkardı. 9 Ekim’de Beyrut ele geçirildi. Kavalalı Mehmed Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşa kaçtı. Birleşik kuvvetler peşine düştü, 15 Ekim’de yapılan savaşta ibrahim Paşa kuvvetleri Jm/ul du. 16 Ekim’de Osmanlı ordusu ve muttefikleri Trablusşam’a girdi. Lübnaı ve Suriye sahilleri ele geçirildi. 13 Ka sim’da Halep, 29 Aralık’ta Şam kurtarıldı.

İbrahim Paşa canını güç kurtardı babasının yanına gitti. Durumu bildirdi. Başka çaresi kalmadığını gören Kavalalı Mehmed Ali Paşa, ikinci notada ki şartları kabul ettiğini açıkladı. İngiltere bunu yeterli sayınca, Osmanlı ordusuna da durmak düştü.

Aslında bu, İngiltere’nin kim bilir kaçıncı dönekliğidir. İngiltere imzala dığı belgeye göre, Kavalalı Mısır’dar bütünüyle kovuluncaya kadar yardımcı olmalıydı. Ama Kavalalı belâsının ortadan kalkması da pek işine gelmiyordu. Osmanlı Devletinde daima deşilmeye hazır yaralar bulunmalıydı ki, istediğini, istediği zaman kabul ettire-bilsin.
Sonuçta İngiliz amirali Napier’le Kavalalı Mehmed Ali Paşa arasında bir anlaşma imzalandı.

Buna göre, yalnız Mısır eyaleti kendisinden sonra oğullarına geçmesi kaydıyla Kavalalı’ya bırakılıyor, diğer hakim olduğu yerlerden çıkarılıyordu (27 Kasım 1840).

Böylece Mısır meselesi halledilmişti. Osmanlı Devleti yıllarca rahatsızlık veren bir çıban başından kurtulmuştu.
O kadar ki, Kavalalı Mehmed Ali Paşa 19 Temmuz 1846’da İstanbul’a gelecek ve kendisinden 54 yaş küçük olan Kavalalı o sıralar 77 yaşındaydı —Sultan Abdülmecid’in ayaklarını öpüp bağlılıklarını bildirecekti. Nereden nereye?

Ama Sultan Abdülmecid de incelik gösterecek, yaptıklarını unutmuş görünüp, onu iltifatlara boğacaktı,^
Tarihlerimizin yazdığına göre, Kavalalı, yaşı ve gururu sebebiyle herkese “evlât” diye hitap ederdi. İstanbul’da iken de bu alışkanlığını terk edememişti. Bir ziyafette boş bulunup Padişaha da “evlât” deyince derin bir sessizlik oldu. Sultan Abdülmecid’in kızmasını, Kavalalı’yı rezil etmesini beklediler. Ama Padişah hiç bozuntuya vermedi. Hatta kıp kırmızı kesilen Kavalalı ‘nm sırtını sıvazlayarak, ecdadından aldığı derin nezaket ve hazır ce-vaplıkla vaziyeti kurtardı:

“Siz Devlet-i Âliyyenin pederi makamında sayılırsınız.” Yani, “Siz Osmanlı Devletinin babası sayılırsınız” diyerek kırdığı potu yüzüne vurmama büyüklüğünü gösterdi, Bu arada hem Padişahı, hem de milleti çok üzen bir ölüm olayı oldu. Musikî tarihimizin unutulmaz isimlerinden Hammamîzade İsmail Dede Efendi (Doğumu 9 Ocak 1778) 30 Kasım 1846 Pazartesi günü öldü.

Önceki MakaleKoca Mustafa Reşid Paşa Sadrazam oluşu
Sonraki MakaleReşid Paşanın Görevden Alınması – Azli

Sizin Düşünceniz Nedir?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz