III. Selim döneminde, Avrupa eğitim yöntemlerine göre kurulan asker ocağı. III. Selim döneminde Viyana’ya elçi gönderilen Ebubekir Ra-tıp Efendi, Avusturya’nın örgütlerine ve politikasına ait elyazmasında Avusturya’nın yönetim düzeninden “Nizam-ı Cedit” diye söz eder. Bu deyiş, III. Selim dönemindeki yenileşme hareketlerini iki biçimde tanımlar: Dar anlamda m. Selim döneminde Avrupa eğitim yöntemlerine göre yetiştirilmek istenen asker ocağı; geniş anlamda Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, ulema sınıfının etkisinin kırılması; Avrupa’nın ilerlemelerine ayak uydurmak için atılacak adımların tümü. Bu gereksinmelerin ışığı altmda yenileşme hareketlerini gerçekleştirecek olan Nizam-ı Cedit’in 72 maddelik programı düzenlendi ve öncelikle askeri alanda yenilik yapılması kararlaştırıldı. Yeniçeri Ocağı’na haftada birkaç gün eğitim ve öğretim zorunluluğu getirildi. Başka bir asker ocağının kurulmasını tehlikeli bulan devlet adamları, Nizam-ı Cedit’in Bostancı Ocağı’na bağlık Bostancı Tü-fenkçisi Ocağı olarak kurulmasını önerdiler, tüzüğü ve kadrosu oluşturuldu (1793). Ocağın 12.000 kişiden oluşmasına karar verildi. Önce istanbul’daki 1. 600 kişinin eğitim ve öğretimine başlanacak ve 12 bölükten 1 orta kurulacaktı. 1794’te İstanbul’un korunması için eğitimli askere gereksinme olduğu, Nizam-ı Cedit Ocağı’nın da bu amaçla kurulduğu konusunda açıklama yapılarak Yeniçeri Ocağı ile halkın tepkisinin giderilmesine çalışıldı, Levent Çiftliği’nde yeni askerler eğitime başladılar. Yeni üniformalı askerler pala, tüfek ve süngü, subaylar ise kılıç kullanacaklardı. Nizam-ı Cedit askeri olabilmek için 25 yaşından küçük, güçlü kuvvetli ve iyi ahlaklı olmak gerekiyordu. Levent Çiftliği’ndeki kışlada her bölükte bir top, topçu erleri ve subayları bulunacaktı. Ocağın giderlerini karşılamak amacıyla İrad-ı Cedit Hazinesi adıyla yeni bir hazine kuruldu. Subay ve erlerin aylıkları da bu hazineden karşılandı. Anadolu’da Nizam-ı Cedit’in kurulmasında çaba harcayan Karaman Valisi Abdurrahman Paşa, askerlerini İstanbul üzerinden Rumeli’ye geçirdi, bunların Sırp Ayaklanması’ m bastırmakla görevlendirildiği duyuruldu. Sadrazam ismail Paşa ise ayanlara gizlice gönderdiği haberlerde Abdurrahman Paşa’nm onları kılıçtan geçireceğini yaydırdı. Şehzade Mustafa da Nizam-ı Cedit aley hinde propaganda yaptırıyordu. Edirne üzerine yürüyüşe geçen Kadı Abdurrahman Paşa’nm Nizam-ı Cedit askerlerine Çorlu ve Silivri halkı karşı koydu. III. Selim’in Kadı Abdurrahman Paşa’nm İstanbul’a dönmesini buyurması (1806) Nizam-ı Cedit düşmanlarının şımarmasına yol açtı. Sadrazamlığa Yeniçeri Ağası Hilmi Paşa, şeyhülislamlığa da Rumeli kazaskeri Topal Ataullah Efendi getirildi. Sadrazam orduyla İstanbul’dan uzaklaşınca (12 Nisan 1807) sadaret kaymakamlığa Köse Musa Paşa atandı. Şehül-islamla sadaret kaymakamı yenilik yandaşı görünmekle birlikte, veliaht Şehzade Mustafa ile de ilişkilerini yürütüyorlardı. Köse Musa Paşa, Karadeniz Boğa-zindaki yeniçerilere Nizam-ı Cedit üniforması giydirilmesi için İngiliz Mahmut Efendi’yi görevlendirirken bunun dinden çıkmak anlamına geldiğini, giymezlerse Nizam-ı Cedit askerlerince öldürülecekleri söylentisini de yaydırdı (25 Mayıs). Büyükdere Çaym’nda toplanan Boğaz yamakları Kabakçı Mustafa’yı reis seçtiler (27 Mayıs 1807). Ayaklanma kısa sürede yayıldı. Ayaklananlar Et Meyda-nı’na gelince sadaret kaymakamı Köse Musa Paşa ile Şeyhülislam Ataullah Efendi, bu harekete karşı olmadıklarını belli ettiler. Bu destekten cesaret alanlar padişahtan Nizam-.ı Cedit’in kaldırılmasını istediler. III. Selim yalnız kaldığını anlayarak bir fermanla Nizam-ı Cedit’in kaldırıldığını bildirirken (28 Mayıs Perşembe) ayaklanmacılar Nizam-ı Cedit’in kurulmasında görev alan 11 kişinin kendilerine verilmesini istediler. III. Selim’in zorunlu olarak setlim ettiği kişiler parçalanıp öldürüldüler. Asiler, Şeyhülislam Ataullah Efendi’den III. Selim’i tahtan indirmek için fetva aldılar, durum padişaha bildirilince tahtan çekildi (29 Mayıs 1807 Cuma). Böylece Osmanlı Devleti’nde başlayan yenileşme hareketi acı bir sonla noktalandı, kısa bir süre son ra da İÜ. Selim, kendisini kurtarmak için İstanbul’a giren Alemdar Mustafa Paşa’ nın yardımı kendisine ulaşmadan asiler-ce öldürüldü (28 Temmuz 1807).