Peyami Safa, yazar (İstanbul 1899-ay.y. 1961). Babası şair İsmail Safa (1867-1901) Sivas sürgünlüğünde öldüğü zaman iki yaşında yetim kaldı, yoksulluk ve hastalık içinde büyüdü, düzenli öğrenimden yoksun kaldığı için sürekli okuyarak, kendini yetiştirdi. 15 yaşında geçimim kazanmak zorunda kalınca öğretmenlik ve PTT’de memurluklar yaptı (1914-1918). Küçük bir sermayeyle Yirminci Asır adlı akşam gazetesini çıkarmaya başlayarak yeteneğine daha uygun bir alan olan basın dünyasını seçti (1919). Burada yayımlattığı “Asrın Hikâyeleri” adlı dizide çıkan başarılı örnekleriyle tanındı. Israrlı bir çalışmayla Fransızca öğrendi, bu temeli bilinçli bir çabaya dayanan verimli çalışkanlığıyla besledi, geçim sağlayacak ürünlerini sanatçı kişiliğinin eseri saymadı, annesinin adını (Server Bedia) erılleştirerek imzaladı (Server Bedi: Cingöz Recaili Polis romanları dizisi), gazetecilik kalemini sürekli ilgi gören köşe yazarlığıyla (fıkracılık) ölümüne kadar canlı tuttu, romanlarının çoğunluğu ilkin tefrika olarak yine gazetelerde çıktı. Ününe değer katan ürünleri adını taşıyan romanları, öykü derlemeleri ve incelemeleridir.
Başlıcaları: Roman: Gençliğimiz (1922), Sözde Kızlar (1923), Şimşek (1923), Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), dokuz yaşmda yakalandığı kemik vereminin uzun yıllar sürmüş hastane bakımı sırasında oluşan bir gençliğin ruh çözümlemelerine dayalı başarılı öz-yaşamöyküsü sayılabilecek (Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930). Fatih-Harbiye
(1931) Bir Tereddüdün Romanı (1933), Matmazel Moraliya’nın Koltuğu (1949), Yalnız (1951). Önce Kültür Haftası sonra Türk Düşüncesi adlı iki de dergi çıkarıp yaşatmaya çalışan Peyami Safa, günlerin getirdiği okur meraklarına karşılıklar verirken de yararlı eser hazırlamış oldu: Türk İnkılabına Bakışlar (1938), Millet ve İnsan (1943), Sosyalizm (1961) Mistisizm (1961), Nasyonalizm (1961), Doğu-Batı Sentezi (öl.s. 1963)