Siz de bildiğiniz bir Nasrettin Hoca fıkrasını anlatınız.
NASRETTİN HOCA FIKRALARI
FIKRA 1
Hoca, bir gece gürültüyle uyanmış. bakmış, bir hırsız eşyaları topluyor. adamdan korkmuş. sesini çıkartmamış. ama peşine de düşmüş. az sonra, durumu fark eden hırsız, kızgınlıkla sormuş:- beni neden takip ediyorsun bakayım? hoca, sakin, pişkin yanıtlamış.- taşıdığın evin sahibiyim de.
FIKRA 2
Hoca’ya yaşını sormuşlar, “kırk yaşındayım” demiş. Aradan birkaç yıl geçmiş. Yine yaşı sorulunca aynı cevabı vermiş, “kırk yaşındayım” demiş.
– Nasıl olur Hoca efendi, demişler, yıllar önce sorduğumuzda da kırk demiştin.
Hoca gülümseyerek:
– Erkek olan sözünde durur! demiş.
FIKRA 3
Bir gün Nasrettin Hocaya burcunu sormuşlar.
Hoca :”Tekedir” demiş.
“Aman hocam nasıl teke olur?” diye sormuşlar.
Hocada:” ben doğalı 70 sene oldu oğlak büyüdü teke oldu” demiş.
FIKRA 4
Bir bilgeye sorarlar:
– Bir alime verilebilecek en büyük ceza nedir?
– Onu bir cahille hapsetmek…
FIKRA 5
Nasreddin Hoca hayvanlarına ağır yükler yükleyip onlara eziyet eden köylülerine iyi bir ders vermek istemiş. Bir gün eşeğine binerek köy meydanında dolaşmaya başlamış. İşin garibi dolu bir çuvalı da sırtına vurmuş, öyle geziyor. Şaşırıp sormuşlar :
– Yahu Hoca Efendi, hem eşeğin üzerindesin, hem çuvalı sırtında taşıyorsun. Nasıl bir iş bu ?
Hoca cevabı yetiştirmiş hemen :
– Zavallı hayvan, demiş. Zaten gece gündüz demeden hizmet ediyor bana. Sırtına bindiriyor, yüklerimi taşıyor, değirmeni çeviriyor. Bu kadar hizmetlerinden sonra dolu çuvalı da ona yüklemek istemedim. Bu yüzden ben vurdum sırtıma.