Türkiye’de Amerikan Emperyalizmi

Şahsi koleksiyonumdan 1951-1952 yıllarına ait Sam amcanın Türkçe yayınladığı Amerikanın sesi dergileri. Bu konu çok teferruatlı dergide Türkiye ve Amerika dan haberler radyo yayın saatleri frekans değerleri ve bol miktarda fotoğraf var. Soğuk savaş döneminde Amerika Sovyetlere karşı çeşitli propaganda yöntemleri kullandı. Mesela Amerika’nın sesi radyosu 1942 yılında yayına baslayan radyo 1980’lere kadar Sovyetlere karşı mücadele etti. Orta dalga ve Kısa dalga bandında yapılan yayınlar; ingilizce, Türkce, Arapça, Fransızca Ermenice, Gürcüce, Azerice, Yunanca, Tatarca, Almanca gibi dillerde Emperyalist propaganda yayını yapmaktaydı.

Daha korkunç bir şey söyleyeyim mesafeyi kısaltmak için radyo vericileri bir gemi içinde dünyayı gezerdi bu gemilerden biri Courierdir. Geminin pozisyonuna göre evlerinde iş yerlerinde radyo başında bekleyen dünya vatandaşları kendi dillerindeki program saatlerini ezberlemişlerdi. Sovyetlerde bu propaganda radyo yayınlarına Doğu Avrupa istasyonlarından çok dilli olarak cevap verirdi. Bunun bir örneğini yayınlamıştım. Varşova radyosundan ünlü şair Nazım Hikmet Türkçe bir konuşma yapmıştı. .Daha önce yayınlamıştım.

Türkiye Amerikan Emperyalizmi ilk kez 1946 yılında tanıştı. Sovyet lider Stalin’in Türkiye den toprak istemesiyle İsmet İnönü hükümeti Amerika dan yardım istedi. Amerika ünlü uçak gemisi Missuri’yi yolladi. Amerika kendine gelmek için bir bahanede buldu. Daha önce ölüp Amerika da toprağa verilen Waşhington büyükelçisi Münir Ertegün’un cenazesini Turkiye’ye getirdi. Cenaze devlet töreni ile İstanbul Özbekler tekkesinde toprağa verildi. Missuri gemisi boğazdan geçip Karadeniz’e çıktı.

Sovyetlere göz dağı verip geri döndü. 1946 da ülkemize adım atan Emperyalizm Menderes dönemi altın çağını yaşadı. Kore’ye asker gönderme karşılığında NATO üyeliğine kabul edildik. Kominizim tehlikesinden korunurken aradan gecen 72 senede geride dejenere olmuş büyük bir insan topluluğu bıraktı .Çalışmayı, üretmeyi, düşünmeyi, sorgulamayı sevmeyen bir kitle oluştu. Artık radyoya filan ihtiyaç kalmadı. Artık içeride sadık hizmetkarlar vardı. Her zaman sorarım kendi kendime Atatürk bir 10 sene daha yaşasaydı her şey çok farklı ve güzel olacaktı.