Türkiye’nin Denizleri ve Göllerinden Nasıl Faydalanırız?
Türkiye’nin Denizleri
Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili olması, jeopolitik konum açısından önemini artırmaktadır. Ayrıca denizlerimizden çeşitli şekillerde faydalanmaktayız. Bunlardan en önemlisi ulaşımdır.
Kıyı bölgesinde yaşayan halkımızın önemli bir kısmı, balıkçılık faaliyetinden geçimlerini sağlamaktadır. Kıyılarımızın doğal güzellikleri de turizm getirisi bakımından önemli bir gelir kaynağıdır.
Kıyılarımız; uzunluğu, girintili olma durumu, kıta sahanlığı gibi özellikleri bakımından birbirinden farklıdır.
Karadeniz kıyısı, Bulgaristan sınırından başlar, Gürcistan sınırına kadar uzanır. Kuş uçumu olarak en uzun kıyımızdır. Gerçek uzunluk bakımından Ege denizi’nden sonra gelir. Dağların deniz kıyısına paralel olarak uzanması nedeniyle dik ve yüksek kıyı tipi oluşmuş ve kıta sahanlığı da dar bir biçimde almıştır. Aynı nedenlerle de doğal liman sayısı oldukça azdır.
Karadeniz’e dökülen akarsuların çokluğu ve buharlaşmanın az olması tuzluluk oranını düşürmüştür. Bu özelliklerinden dolayı, balık türü bakımından zengindir. En çok bu denizimizde balık avlanır.
Karadeniz kıyısı ile ilgili olarak komşu ülkelerle herhangi bir sorun yaşanmamaktadır. Ancak Rusya’nın büyük petrol gemilerini Boğazlardan geçirmesi, İstanbul’un güvenliği açısından tehlike yaratmaktadır.
Marmara Denizi, tamamen Türkiye toprakları içerisinde kalan küçük bir iç denizdir. Yüz ölçümü 11,350 km2 dir. İstanbul Boğazı ile Karadeniz’e, Çanakkale Boğazı ile de Ege Denizi’ne bağlanır. Karadeniz’den kalkan bir geminin, Atlas Okyanusu ve diğer deniz aşırı ülkelerle gidebilmesi için bu su yollarından geçmesi gerekir. Bu nedenle Boğazların ve Marmara Denizi’nin jeopolitik konumu çok önemlidir.
Marmara Denizi’nin doğu-batı uzunluğu 278 km, genişliği ise 76km kadardır. Deniz suyunun tuzluluk oranı yaklaşık %22 dir. Toplam avlanan balığın %11’i buradan elde edilir.
Marmara Denizi’nin kuzey kısmında bulunan doğu-batı yönündeki çukurluklardan Kuzey Anadolu Fay Hattı geçmektedir. Bu fay hattı, İstanbul’u etkileyebilecek bir depremin başlıca sebebi olarak gösterilmektedir.
İstanbul Boğazı ve onu çevreleyen İstanbul şehri, dünyanın en güzel kentlerinden birisidir.
İstanbul Boğazı üzerine, Anadolu’yu Trakya’ya bağlayan 3 köprü vardır. Ayrıca Boğaz’ın altından iki kıtayı birbirine bağlayan bir tüp geçit mevcuttur.
Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı’na göre daha uzun ve daha geniştir. Her türlü geminin rahatlıkla geçmesine elverişlidir.
Türklerin Çanakkale Boğazı’na verdiği önem, Çanakkale Savaşları sırasında ispat edilmiştir.
Ege Kıyıları, Meriç ırmağı’nın denize döküldüğü yerden başlar, Dalaman Çayı’nın batısına kadar uzanır. Kuş uçumu uzunluk kısadır. Gerçek uzunluk bakımından en uzun kıyımızdır. Dağlar kıyıya dik olarak uzanır, bu nedenle de girintili çıkıntılı bir yapı gösterir. Özellikle ova kıyılarında alçak ve düz kıyı tipi gelişmiştir. Birçok doğal körfez ve liman bulunur.
Kıta sahanlığı geniştir, Adalar dağların uzantısı durumundadır. Yunanistan’a ait birçok ada Anadolu’nun kıta sahanlığı içerisinde kalır.
Ege Denizi’nde tuzluluk oranı kuzeyden güneye doğru gidildikçe artar, dolayısıyla balıkçılık kuzey kesimde daha çok yapılır. Ege’de avlanan balık miktarı, toplam av miktarının %4,8’i kadardır. Bu denizimizden tuz da elde edilir.
Akdeniz kıyıları, Suriye sınırından başlar, Dalaman Çayı’nın batısına kadar uzanır. Uzunluğu, Marmara Denizi kıyısından sonra en az olanıdır.
Dağlar, kıyıya paralel olarak uzanır. Buna bağlı olarak fazla girinti ve çıkıntı oluşmamıştır. Doğal liman ve körfez sayısı azdır.
Akdeniz’in tuzluluk oranı %39 civarında ve yüksektir. Toplam avlanan balık miktarının ancak %3’ü buradan elde edilir.
Akdeniz kıyı kesiminde yazların sıcak ve kurak geçmesi, doğal ve tarihi güzelliklerin fazla olması, aynı zamanda deniz suyu sıcaklığının istenilen düzeyde olması bu kıyılarımızda turizmin gelişmesini sağlamıştır.