Bazı makine öğrenimi araştırmacıları, yapay sinir ağlarının kontrol edilemez hale gelebileceğinden ve insanlığa felaket getirerek hatta neslimizi yok edebileceğinden endişe ediyor. Diğerleri ise bu tehlikelerin insanlığın yok olmasını içermediğini savunuyor ve bazı bilim insanlarını panikçi olarak nitelendiriyor. Peki, kim haklı? Bunu anlamak için, Yapay Zeka ve diğer varoluşsal riskler konusunda uzmanlardan ve küresel olayları başarılı bir şekilde tahmin eden uzmanlardan AI’nin tehlikelerini değerlendirmelerini isteyen bir çalışmayı anlatıyoruz.
İnsanoğlunun Yok Olmasına Neden Olacak mı?
AI sistemlerinin insanlığın geleceği için ciddi bir tehdit oluşturabileceği sıkça tartışılıyor. Bilim kurgu yazarları bu konuyu severek işlerken, “Ben, Robot” ve “Terminatör” gibi filmler bu konuyu ikonik hale getirdi. Önde gelen birçok bilim insanı da yapay zekanın potansiyel risklerinden ciddi şekilde endişe duyuyor.
Stephen Hawking, yapay zekanın gelişiminin insanlık tarihindeki en iyi veya en kötü olay olabileceğini belirtmişti. O, AI’nin süper insan zekasına sahip olacak şekilde yaratılması halinde kontrolden çıkıp medeniyetimizi yok edebileceği konusunda uyarılarda bulunmuştu.
Nick Bostrom, Oxford Üniversitesi İnsanlığın Geleceği Enstitüsü’nün direktörü, “Süper Zeka: Yollar, Tehlikeler, Stratejiler” adlı kitabında AI’nin yaratılmasının insanlık için felaketle sonuçlanabileceğini senaryolarla anlatır. Bostrom, AI’nin gelişimini yönetmek için güvenlik önlemleri ve etik prensiplerin geliştirilmesi gerektiğini vurgular.
Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden bilgisayar bilimi profesörü Stuart Russell, AI’nin eylemlerini tahmin edemeyecek kadar akıllı hale gelmesinden endişe duyar ve AI’nin güvenli ve etik yöntemlerle geliştirilmesi gerektiğine inanır.
Sinir Ağları: Faydalı Bir Araç
Yapay zekanın insanlık için ciddi bir tehdit oluşturmadığını düşünen bilim insanları arasında önemli isimler de bulunuyor. Bu uzmanlar, AI’nin hayatı iyileştirme ve insanlığın karşılaştığı birçok sorunu çözme potansiyeline dikkat çeker.
Rodney Brooks, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde yapay zeka laboratuvarının eski direktörü ve iRobot şirketinin kurucularından biri olarak, AI’nin insanlığı yok edeceği korkularının abartıldığını ve mevcut teknolojilerin durumunun yanlış anlaşıldığını savunur. Ona göre, AI’nin gerçek bir tehdit oluşturmasından hala çok uzaktayız.
Stanford Üniversitesi profesörü ve Coursera’nın kurucularından biri olan Andrew Ng, AI’yi insanların hayatını iyileştirecek güçlü bir araç olarak görür. Görüntü tanıma ve doğal dil işleme gibi AI’nin mevcut başarıları, tıp, eğitim ve diğer alanlarda büyük faydalar sağlamaktadır. Ng, AI korkularının genellikle abartıldığını ve asıl odaklanılması gereken konunun teknolojilerin etik kullanımı ve veri koruma olduğunu belirtir.
Facebook’un yapay zeka bölümünün başkanı ve derin öğrenmenin öncülerinden biri olan Yann LeCun, AI’nin topluma önemli faydalar sağlayabileceğine inanır. AI’nin doğru şekilde geliştirilmesi ve kullanılması durumunda topluma büyük yararlar getirebileceğini vurgular. LeCun, disiplinler arası yaklaşımın ve bilim insanları, mühendisler ve toplum arasındaki iş birliğinin önemini vurgular.
Allen Yapay Zeka Enstitüsü’nün genel müdürü Oren Etzioni de AI’nin insanlık için varoluşsal bir tehdit oluşturmadığını savunur. Etzioni, AI’nin mevcut gelişiminin belirli sorunları çözmeye ve insanların yaşamlarını iyileştirmeye yönelik olduğunu belirtir. O, AI kullanımının düzenlenmesi ve etik boyutlarına odaklanılması gerektiğini savunur, insanlığın yok olma korkularına değil.
